Tarihi 11 Mart 2011

Ben bu filmi seyrettim

Bunca yıllık gazeteciyim, adını hiç duymadım. Önce yakın çevreme sordum.
Daha sonra da CHP muhabirlerine:
- Oda TV muhabiri İklim Bayraktar'ı tanıyor musunuz?
Hepsinden de aynı cevabı aldım:
- Hayır, biz adını yeni duyduk.
İklim Bayraktar
'la görüşme yapan muhabirimiz Hüsniye Oral'la konuştum.
Kendisine nasıl ulaştığını sordum... "Çok zor oldu" cevabını verdi:
- Kimse tanımıyor ve telefonunu bilmiyordu. Haber Türk'te canlı yayına çıktıktan sonra güç bela telefon numarasını öğrenip aradım ve görüşme yaptım. İlginçtir, kimsenin tanımadığı, nereden geldiği belli olmayan bu "gazeteci" bir anda Türkiye'nin gündemine oturdu. Herkese kendisini tanıttı. İktidarla muhalefetin karşı karşıya gelmesine ve sert tartışmalar yaşanmasına sebep oldu. Gelinen noktada İklim Bayraktar, eseriyle övünüyor. Takvim'e yaptığı açıklamalarda kendisini "skandallar kraliçesi" olarak takdim ediyor. Çok büyük bir iş başarmış muzaffer bir insan edası ile ekliyor:
- Ailem olaylardan hiç etkilenmedi.
Eşim, çevresinden "karınla gurur duy" telefonları alıyor.
Bütün bunlar normal mi? Elbette değil!
***

Zaten psikiyatristler de "normal olmadığını" söylüyorlar...
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Tacizi yemek tarifi gibi anlattı" diyor:
- İlk defa tanıdığı insanlara ismiyle hitap ediyor. İlk tanıdığı insana ismiyle hitap etmesi ilişki kurmada sınır tanımadığını gösteriyor. Kendisine yapıldığını iddia ettiği tacizden söz ederken yüzünde acı yok, öfke yok, mahcubiyet yok... İşte bu yüzden, "Ben bu filmi daha önceden seyrettim" diyorum. Çevremizde bu tür insanlardan o kadar çok var ki... Sınır tanımazlar, ölçüleri yoktur. Onlar için önemli olan hedefledikleri sonuca ulaşabilmektir. Hem de ne pahasına ve ne şekilde olursa olsun!..
İddialarını makineli tüfek gibi peş peşe sıralarlar. Bu sırada tutarlı davranıp davranmadıklarına bakmazlar. Sürekli olarak kendilerini haklı görürler. Söyledikleri doğru olmasa da sonuna kadar arkasında dururlar.
Konu ne olursa olsun hiç utanmazlar.
Kesinlikle vicdan muhasebesi yapmazlar.
Söylediklerine kendileri inandıkları gibi, yakın çevrelerini de inandırırlar. Ardından temizleyin temizleyebilirseniz!
***

Hüsniye Oral, Deniz Baykal2001'de tanıyan genç bir gazeteci. "Kendisiyle yemek yedim, seyahate gittim, hemen her ortamda bulundum" dedi:
- Bu süre içinde ne tacizkâr bir bakış hissettim, ne de bu tür bir davranışa maruz kaldım. Çevremdeki bayan muhabirlerin hiç birinden de böyle bir yakınma duymadım.
İklim Bayraktar
ise, daha ilk görüşmesinde Baykal tarafından taviz edildiğini iddia etti. Hem de Meclis'teki el kadar oda içinde ve onca insan arasında. Olmaz, olamaz... Böyle bir iddia hayatın doğal akışına aykırı! İklim Bayraktar hakkında basında yazılıp çizilenlere, TV programlarında söyledikleri ile tarzı ve tavrına bakılırsa, bu iddianın doğru olmadığı ortada. Gelinen noktada cevabı aranması gereken iki soru var:
1) İklim Bayraktar, Deniz Baykal için böyle bir iddiayı sadece ve sadece sesini duyurup, tanınmak ve kendisini tartıştırmak için mi ortaya attı?
2) Yoksa, İklim Bayraktar'ın arkasında bazı planlar peşinde koşan birileri mi var?
Bence, asıl tartışılması gereken bunlar. Belli ki İklim Bayraktar'ın ortaya attığı ve günlerdir peşinde koşulan iddialar tam anlamı ile hikâye!