Tarihi 23 Şubat 2011

Siyasette Ergenekon kotası

Önceleri PKK ve siyasi Kürtçülerin yaptığı bir işti. Cezaevlerindeki yandaşlarını genel seçimlerde aday gösteriyorlardı. Seçilenler de TBMM'ye girip siyaset yapıyorlardı. Şimdi herkes sıraya girdi...
Öyle görünüyor ki, bu seçimlerde PKK'lıların yanına bir de Ergenekon sanıkları eklenecek.
Önce DSP ortaya atıldı. Genel Başkan Masum Türker, Ergenekon sanıkları Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan için "buyursunlar" dedi:
- Bize başvurdukları taktirde, kendilerini listelerimizden milletvekili adayı göstermeye hazırız.
DSP
'nin hesabı, atılacak bu adımla partiyi tartışılır hale getirmek, biraz daha fazla oy alabilmekti. Ancak, Balbay ve Özkan'ın hesabı ile örtüşmedi. Onlar, ille de Meclis'e girip, Silivri Cezaevi'nden kurtulmak istediklerinden CHP'yi sıkıştırmayı tercih ettiler:
- Seçimde bağımsız aday olacağız.
Böylece, CHP yönetimine "sen bilirsin" mesajını verdiler:
- Ya bizi listelerinden aday gösterirsin ya da bağımsız aday olup senden oy çalarız.
CHP
düşünedursun, MHP harekete geçti.
Bahçeli, kendi tabanını bile şaşırtan bir hamle yaptı. Seçimde aday gösterecekleri ilk ismi açıkladı:
Balyoz Davası sanığı emekli korgeneral Engin Alan.
Bahçeli, "TSK'nın bölücü terörle mücadelesinde üstün başarı sağlamış bir şahsiyeti fazla yıprattırmayız"
dedi:
- Partiye davetimiz sırasında, O'nu aynı zamanda Meclis'te görmek istedik.
Sıradan bir davet ve propaganda aracı olarak değil, TBMM'de MHP'yi birikimi ve tecrübesiyle temsil edebilecek bir kişi olarak algıladığımızdan bu davet yapıldı. Muhtemelen de seçime girmesi gerekir.
Oysa Devlet Bahçeli, Ergenekon sanıklarına bu güne kadar hiç destek olmamıştı. Tartışmaların içine girmekten özellikle kaçınmıştı. Tersine, çoğu kere operasyonlara destek veren açıklamalar yapmıştı. MHP'yi sürekli olarak gelişmelerin uzağında tutmaya çalışmıştı. Buna rağmen Balyoz Davası Sanığı Engin Alan'a sahip çıktı. Bahçeli diyor ki:
- Bölücü terörle mücadele etmiştir, yıprattırmayız! İyi ama, Silivri'de tutuklu olan insanlar arasında, bölücü terörle mücadelede üstün başarı gösteren daha onlarcası var. MHP de Devlet Bahçeli de bu güne kadar onların hiç birinin arkasında yer almadı. Özellikle görmemekte direndi. Bölücü terörle mücadele ile "demokrasiye müdahale" konularını hep birbirinden ayrı tuttu. Kamuoyuna, sürekli olarak demokrasiye müdahale planlarına karşı olduğu mesajını verdi.
MHP, yine herkesi şaşırtan bir tavır değişikliği içine girdi.
Devlet Bahçeli, MHP'yi bir defa daha CHP ile aynı kulvara soktu!

* * *
Bekara karı boşamak
CHP ise, hata üstüne hata yapıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu, Libya'daki olaylar karşısında Başbakan'ın suskun kalmasını eleştirdi. "Neden efelenmiyorsun" anlamına gelecek sözler söyledi. Başbakan da dünkü grup toplantısında kendisine cevap verdi...
Şimdi daha ileri gidip Kılıçdaroğlu'na sormak gerekli...
Başbakan, Muammer Kaddafi'yi yerden yere vursaydı... Yönetime bağlı güçleri tahrik etseydi... Kaddafi ve kendisini destekleyen silahlı güçler de orada mahsur kalan Türklerin kanını dökseydi... Ardından, Türkiye'deki yakınları ayağa kalksaydı...
Libya'da yatırımı olan iş adamları da kazan kaldırsaydı:
- Tayyip Bey, sen ne yapıyorsun?
Benim Libya'daki işçimi de işimi de hangi hakla riske sokuyorsun?
Kılıçdaroğlu
mutlu mu olacaktı?
Eskiler, durup dururken "Bekâra karı boşamak kolay" dememişler.
Kılıçdaroğlu'nun durumu da aynen öyle.
Önünü de arkasını da hesap etmiyor, sadece konuşuyor! Düşünüyorum da... Libya'daki olaylar sürerken ya Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı olsaydı?
Halimiz haraptı vesselam!