Tarihi 11 Ağustos 2010

Bal gibi ipotek

Bizde lafa geldi mi kimse mangalda kül bırakmıyor. Herkes alabildiğine demokrat, herkes hukukun üstünlüğünden yana.
Üstelik, bu konuda alabildiğine bir yarış var...
Oysa, gerçek hiç de öyle değil. Atılan nutuklarla takınılan tavırlar taban tabana zıt. Hukuk ve demokrasi gibi kavramlar, sadece kağıt üzerinde.
Demokrasi ve hukuk, herkesin işine geldiği gibi yorumladığı iki ayrı kavram!
Anayasa değişikliği sırasında bunu hep birlikte yaşadık. Hukuk, "Siyasi partiler anayasa değişikliği sırasında grup kararı alamaz" diyor. Bu düzenleme milletvekillerinin hür iradeleri ile karar vermeleri için yapılmış. Bu yüzden de anayasa değişiklikleri sırasında Meclis'te gizli oy kullanılıyor.
Dinleyen kim? CHP, kendi grubuna dahil milletvekillerinin iradelerine topyekün ipotek koyup, oylamaya katılmamalarını sağlamadı mı?
Biz bunu daha önce de yaşadık...
Süleyman Demirel'in, Köşk'teki süresini uzatmak için yapılan "5 artı 5" anayasa oylamasında da milletvekillerinin üzerinde baskı kuruldu.
Birincisi, Demirel için getirilen bu düzenleme ile "Kişiye özel hukuki düzenleme yapılamaz" kuralı çiğnendi.
İkincisi, "Anayasa değişikliklerine ilişkin olarak partiler grup kararı alamaz" ilkesi ayaklar altına alındı.
Bunu yapanlar da hep "hukukun üstünlüğü" nutukları attı!
***

Şimdi de vicdanlar üzerinde alabildiğine bir baskı var...
12 Eylül'de vatandaş sandığa gidip, anayasa değişikliği için oyunu kullanacak.
Herkes vicdanının sesine göre "evet" ya da "hayır" diyecek.
Ama durum öyle değil!
CHP'nin takındığı tutuma rağmen, Ankara Milletvekili Eşref Erdem, "Ben farklı bir düşünde içindeyim" dedi:
- Anayasa değişikliği oylamasında sandığa gidip, "evet" oyu vereceğim.
Gerekçelerini de birer birer açıkladı...
Sen misin bunu söyleyen?
Parti Meclisi tarafından "ihraç" istemi ile Disiplin Kurulu'na sevk edildi. Eşref Erdem de bunun üzerine partisinden istifa etmek zorunda kaldı.
Atılan onca nutuklara ne oldu? Nereye gitti fikir ve vicdan hürriyeti? Nerede CHP'nin üzerine titrediğini söylediği demokrasi anlayışı?
***

Her şey ayan beyan ortada. Siyasi partiler sadece propaganda yapıp, sonuç almaya çalışmıyorlar. Baskının ve tehdidin her türünden örnekler veriyorlar.
Vicdanlara da ipotek koyuyorlar. Bu amaçla ellerindeki her türlü silahı kullanıyorlar.
Eşref Erdem'den önce aynı sıkıntı Bingöl'e bağlı Yenisu'nun CHP'li Belediye Başkanı Mehmet Şerif Memioğlu'nun da başına geldi.
Memioğlu, partisinin izlediği politikanın tersine "evet" oyu vereceğini açıkladı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Süha Okay da "kendisinin disipline sevk edileceğini" ilan etti.
Bir de referandum öncesi "örtülü" tehditler ve yönlendirmeler var ki, o çok daha vahim ve tehlikeli.
Siyasi partilerimiz, işi "vatana ihanet" noktasına kadar taşıdılar!
Kendileri gibi düşünüyorsan, "vatansever" oluyorsun; farklı bir düşünce ile ortaya çıkarsan "ülkene ihanet" ediyorsun!
Böyle bir mahalle baskısı altında insanların vicdanlarına nasıl ipotek konulduğunu varın siz düşünün!
***

Oysa, 12 Eylül'de oylanacak olan vatan sevgisi değil, sadece anayasa değişikliği! Üstelik, bundan önce de anayasamız 16 defa değişmiş. Şimdi de 17. değişiklik vatandaşın önüne geliyor Değişikliği olumlu bulanlar "evet" diyecekler, tersini düşünenler "hayır" oyu verecekler. Mesele bu kadar basit. Buna rağmen, vatandaşın hür iradesine ipotek koymak için her türlü yol deneniyor.
Fırsatını bulsalar, 12 Eylül günü vatandaşın elindeki mührü kapıp, kendileri oy kullanacaklar! Sonra da "demokrasi", "hukuk" ve "milli iradenin üstünlüğü" nutukları atmaya devam edecekler!