Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 25 Haziran 2018

Hakikaten çok işimiz var!..

Ciddi buluşları olan ve ismi gerekmeyen bir 'kaşif', üzerinde çalıştıkları yeni konuda yaptıkları 5 bininci deneyin sonunda: 'Pes!.. 5 bin formül denedik olmadı, demek ki bulamayacağız!..' diyen asistanına, şöyle demiş:

'Evladım, neden pes edeceğiz ki… Şu anda işimize yaramadığını bildiğimiz 5 bin formülümüz var!..'

Kaşif ve asistanı, aradıkları formülü '5 bin birinci' ya da daha sonraki çalışmalarında bulmuşlardır herhalde. 'Çalışan için mutlaka bir karşılık vardır' çünkü.

Ama Türkiye'de birilerinin nasıl olup da dış güçlerle beraber hareket edebildikleri ve ülkenin duraklatılması hatta aşağı çekilmesine çalıştıklarını anlayabilmek için onlarca kaşif çalışsalar, herhalde bir netice alamazlar…

Bu yazı dün akşam saatlerinde, yani sizin şu anda 24 Haziran Seçim neticeleri ile ilgili bildiklerinizi bilmeden, ama tablonun iyilerden ve doğrulardan yana olduğunu gösteren ilk rakamlar açıklandığı bir sırada yazıldı.

Siz şimdi, neticeyi şükür secdelerine kapanarak karşılayanların mı yoksa şampanya patlatarak kutlayanların mı daha baskın olduğunu, biliyorsunuz…

Sandıklardan her ne çıktı ise 'güzel' hatta 'çok güzel' olduğunu ümit ediyorum. Emarelerin bunun böyle olacağını göstermesi, işin önemli bir yanı. Ancak asıl mesele, 'hayır vaki olandadır' sözü ile ilgili…

Neticenin iyi olduğunu; iyi, ama yeteri kadar iyi olmadığını; 'biraz kötü' olduğunu hatta düpedüz 'kötü' olduğunu düşünüyor olabiliriz... Her ne olursa olsun, eğer 'çok daha iyisi olabilirdi' diye düşünüyorsak, yaşadıklarımızdan kazanacağımız tecrübe ve çıkaracağımız derslere yoğunlaşmamız gerekiyor demektir…

Biz 'iyilerin' tarafındaydık… İyilerin, yani teslim alınmaya ya da bir şekilde boyun eğdirilmeye zorlanan ülkenin varlığını, birliğini ve kendi ayakları üzerinde durmasını savunanların tarafında.

Objektif olarak bütün avantajlar bizim yanımızdaydı. Son 16 senede ülkeyi üç buçuk-dört kat daha büyütmüş, geliştirmiş; sağlık, eğitim, ekonomi, bayındırlık, sanayi ve benzeri konularda var olana kat be kat yeni eserler ilave etmiş bir kadro ile beraberdik çünkü…

Şer Cephesi durmaz!..

Tek derdi ülkemizi bulunduğu yerden çok daha ilerilere götürmek olan bu kadronun karşısına çıkarılan ve ülkemizi duraklatmak ya da düpedüz geriye götürmeyi savunanlara karşı ezici bir zafer kazanmışsak, mesele yok… Ancak, kazanamamışsak, eksik olanın ne olduğunu tespit edip buna gereği gibi eğilmemiz gerekir…

Her durumda, bizim gibi düşünmeleri ve hareket etmeleri gerektiğine inandığımız bu ülkede yaşayan 80 milyon ve oy kullanan 56 milyonu iyi ve doğru olana destek olmalarına ikna etme konusunda almamız gereken mesafeler olduğunu unutmamak gerek.

Özellikle 2010'den sonra yaşamak zorunda kaldıklarımız, şer cephesinin hiçbir zaman dur durak bilmediğini ve hemen her aşamada yeni ataklar başvurduğunun göstergesi. Süreç içinde maruz kaldıkları mağlubiyetlere rağmen, sürekli yeni kumpaslara girişmeleri bundan sonra da durmayacaklarının göstergesi.

24 Haziran'da, ülkemizi ileriye götürme derdindeki kadroların karşısına çıkarılan benzemezler ittifakı, şer cephesinin her kesimden insanı ülkemizin gelişmesi ve ilerlemesi aleyhine ikna edip kullanabildiğinin göstergesi oldu…

Normal şartlar altında kendisini Milli Görüş'ün temsilcisi olarak takdim eden Saadet'in ve MHP'den koparılanlarla oluşturulan İP'nin, temel zihniyet olarak İslam aleyhtarı olup, gizli kapaklı bir şekilde HDP ile de işbirliği yapan CHP ile bir araya gelmemeleri beklenirdi… Ama geldiler…

Bütün yaşadıklarımız gösteriyor ki, netice her ne olursa olsun, bundan böyle de yapmamız gereken çok ama hakikaten çok iş var…