Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 24 Ağustos 2017

İyi yoldayız!..

Avrupa ülkeleri ve özellikle de Almanya ile gerginleşen münasabetlerimiz, bu ülkelerin belirleyici olduğu ve bizim onlara uyum sağlamamız gerektiğine inananların canlarını sıkıyor.
Bu ülkelerden ilgili ve ilgisiz zevatın ülkemize ayar verme amaçlı demeçlerini görmezden gelen bu güruh, yöneticilerimizin hak edene hak ettiği şekilde cevap vermesine de tahammül edemiyor. Bir tür velinimet kabul ettikleri kişilere saygısızlık edildiğini düşünüyorlar yani.
Almanya'nın ülkemizle Avrupa Birliği arasındaki ekonomik ilişkileri zora sokabilecek adımlar attığı ve yenilerini de atabileceği, bu çevrelerin başlıca kozlarından birisi. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere yöneticilerimizin daha uyumlu olması ve Almanlara yönelik beyanlarına dikkat etmeleri gerektiğini vurgulayıp duruyorlar.
Yasak savma kabilinden olsun, ağızlarını her açtıklarında ülkemizin iç işlerine burunlarını sokan Almanların da Türkiye'ye yönelik beyanlarında ölçülü olmaları gerektiğini söylemek, akıllarına bile gelmiyor nedense...
Son açıklamalar, Gümrük Birliği üzerinden bizi zorlayabilecekleri şeklinde.
Konu ile ilgili haberler, Gümrük Birliği'nin tam olarak ne ifade ettiğini bilmeyenler açısından ürkütücü bir havada veriliyor.
Eğer Gümrük Birliği anlaşması yenilenmezse ülkemizin son derece kötü durumlara düşebileceği şeklindeki yorumlar da birbirini izliyor.
Ürdün seyahati dönüşünde Cumhurbaşkanımızın konu ile ilgili açıklamaları, Türkiye'nin Avrupa ilgili bütün konularda son derece rahat bir pozisyonda olduğunu gösteriyor oysa. Yani birilerinin pompalamaya çalıştığı gibi ürkütücü bir durum söz konusu değil.
Cumhurbaşkanımızın konu ile alakalı sözleri şöyle: "Gümrük Birliği noktasında, Almanya ve diğer Avrupa ülkeleri yeniden bu sürecin devamı için adım atmadıkları takdirde, bizim kaybedeceğimiz bir şey yok. Biz yolumuza aynı şekilde devam ederiz."

SAĞLAM DURMAK...

Cumhurbaşkanımızın sözlerinin devamı, Avrupa ile münasebetlerde moral üstünlüğün bizden yana olduğunu gösteriyor. "Geri kabul konusunda biz üzerimize düşeni yaptık, ama AB taahhütlerini yerine getirmedi.
AB, vize serbestisi konusundaki sözünü hala tutmadı. Dolayısıyla şu anda onların adım atması lazım. Diğer yandan mülteciler konusunda vaat ettikleri ödemeyi de halen tamamlamış değiller." Avrupa ve Almanya'nın tavrı, kendi menfaatlerini önceleyen ülkemizi cezalandırmaya yönelik belli ki. Kendileri çalıp kendileri dinledikleri için de, söz ve eylemlerinde adalet ve hakkaniyet olup olmadığı umurlarında bile değil.
Avrupa medyasının büyük bir bölümü Türkiye aleyhinde atılan her adımın gönüllü destekçisi. Hangi ülkenin vatandaşı olduklarını bile unutmuş gözüken ülkemizdeki işbirlikçiler de, Almanya ve Avrupa ülkelerinin akıl ve mantıkla izahı mümkün olmayan davranışlarının mecburi alkışçıları konumunda.
Cumhurbaşkanımızın: "Ne yazık ki AB üyesi ülkelerin bazıları Türkiye konusunda düzgün davranmıyor" şeklindeki sözleri, işin özeti. Tabii bu arada insan düşünmeden edemiyor:
İnsanımızı Avrupa adına ürkütmeye çalışan içimizdeki Avrupaperestler, öncelikle kendilerini kullananları düzgün davranmaya ikna edebilseler keşke...
İşlerin eskiden alıştıkları gibi olabilmesi için ellerinden geleni artlarına koymayanlar çalışmalarını ara vermeden sürdürecekler, bu belli. Olgular yerine, yalan dolanla oluşturulan algılar üzerinden yürütülen bu kampanyanın hedefine ulaşabilme şansı ise yok...
Cumhurbaşkanımızın sözleriyle bitirelim: "Önemli olan, Türkiye'nin dimdik ayakta sağlam durmayı başarmasıdır. Biz iyi yoldayız, iyi gidiyoruz, her geçen gün daha iyi olacağız. Bunun için sağlam durmak lazım." Sağlam durmak!.. Mesele bu!..