Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 8 Ağustos 2017

Dumanı tüten silah...

Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından hazırlanan ve şimdilik içinden seçilen bazı bölümlerin yayınlandığı 'Kendi Dilinden FETÖ - Örgütlü Bir Din İstismarı' isimli çalışma bünyesinde cevaplandırılması gereken sorular gittikçe artıyor.
Seçkide yer almayan FETÖ liderinin kamuoyu önünde sarf ettiği bazı sözlerin dini karşılıkları öncelikle değerlendirilmeyi bekleyen hususlardan. Tabii ki bu örgütün bağlılarını TSK ve başka bürokratik kurumlara yerleştirirken kullandığı artık netleşen çalınan sorularla imtihan kazanıp, okul ve kurumlara yerleştirmenin hükmü de açıklığa kavuşturulması gereken hususlardan.
Çalıntı soruları teslim ederken Kur'an-ı Kerim'e el bastırarak yemin ettirmek... 'Soruları çalarak imtihan kazanmamız caiz mi?' diyenlere, 'sizin yerinize girecek zararlı insanları engelliyoruz' demek...
Terfi döneminde önde olanları bir şekilde eleyip hak etmeyen kendi adamlarını yerleştirmek... Ve benzeri birçok husus, dini otorite tarafından acıka kavuşturulmayı hak ediyor.
Örgüte gelir sağlamak amacıyla zekat ya da sadaka paralarını toplayıp bunları amacı dışında kullanmak... İş adamlarını çeşitli bürokratik oyunlarla köşeye sıkıştırıp 'himmet' adı altında haraç almak... İnsanların mahrem görüntülerini ele geçirip bunlarla tehdit ve şantaj faaliyetinde bulunup, örgüte fayda sağlamak... gibi hususları da listeye ilave edebiliriz.
Bütün bunların ve daha başkalarının hükmü milletimiz tarafından tabii ki biliniyor. 'Sidikle taharet olmaz' sözü, yanlış malzeme ile doğru bina yapılamayacağını bilen insanımızın sıkça kullandığı sözlerdendir. Ancak belli ki FETÖ mensupları işlerine yarayabileceğini umdukları her türlü pis malzemeyi kullanmakta beis görmüyorlar...
Bu yapıya kendisini kaptırmış bulunanların bazı gerçekleri anlama konusunda halen inat ettikleri de bir vakıa. Bu açıdan, yoruma müsait teorik hususlar yerine, pratik olgular üzerinden hareketle olup bitenlerin dini açıdan külliyen yanlış olduğu ve bunları işleyen ya da rıza gösterenlerin din sınırları dışına çıktıkları net olarak ortaya konduğunda, umulur ki bazılarının akılları başlarına gelebilir...
Bütün bunlar, Din İşleri Yüksek Kurulu'nun söz konusu çalışmasına yeni bölümler eklemeyi zaruri hale getiriyor...

KÜLLİYEN İNKAR!..
Dini bir hareketmiş gibi başlayan ancak sonrasında memleketimizi başkalarına peşkeş çekmek için örgütlendiği açığa çıkan FETÖ mensuplarının yalan söyleme ve apaçık gerçekleri inkar etme konusunda sınır tanımadıkları da iyice ortaya çıkmış durumda mesela.
62 ilde açılan 269 davada hesap vermek üzere mahkemeler önüne çıkan 6 bin 880 FETÖ mensubu, aynı merkezden aldıkları anlaşılan talimatlar gereği kameralar önünde işledikleri melanetleri bile külliyen reddediyorlar.
Öldürdüğü insanın başında elinde dumanı tüten silahla yakalanan katilin 'elimde dumanı tüten silahla, maktulün başında yakalanmam onu benim öldürmüş olduğum manasına gelmez' mantıksızlığı ile paçayı sıyırmaya çalışıyorlar.
Altın nesil olma hayali ile yola çıkan ancak katil bir nesil oldukları anlaşılanların, bulundukları yerlere gelirken kullandıkları usullerden birisi olan yalan söylemeyi şimdi mahkemeler karşısında tatbik etmeye çalıştıklarını görüyoruz.
Mesele şu ki, önceleri her şey onlar için hazırlanıyor ve uygun hale getiriliyordu. Şimdi ise, yaptıkları konusunda şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte delilleri elinde bulunduran mahkemeler karşısındalar.
Bütün olup bitenlerin herkesin gözleri önünde yaşanmasının ve ellerinde dumanı tüten silahla maktullerin başında yakalanmalarının ne manaya geldiğini yakında öğrenecekler...