Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 22 Temmuz 2017

Süt dökmüş kediler...

Tarihe not düşülmesi gereken hususlar vardır. 2013'te başlayan ve halen ağır aksak bir biçimde devam eden 28 Şubat'la ilgili duruşmalarda olup bitenler de bu cümleden.
Geçtiğimiz Salı günü yapılan duruşmada, dönemin Başbakan yardımcısı Tansu Çiller'in söyledikleri arasında altı çizilecek yerler vardı muhakkak. Ancak, sanıklardan Çevik Bir ve Çetin Doğan'ın söyledikleri, daha doğrusu söylemedikleri çok daha önemli...
Üzerinden yıllar geçmiş olması ve marifetlerinin kılıfını iyi hazırlamış olmaları sebebiyle olacak, iki eski general de, 28 Şubat'ta aslında hiçbir şey olmadı havasında...
Mahkemede söylediklerine bakılırsa, oraya yanlışlıkla getirilmiş iki masum ihtiyar gibiler adeta...
Oysa ne kadar da havalıydılar bir zamanlar, burunlarından kıl aldırmıyorlardı adeta. Yıldızlarla dolu omuzlarıyla, Türk silahlı Kuvvetleri'nin tepe noktalarındaydılar çünkü.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tepe noktasında olmak, bambaşka bir şeydi 1997'de. İşbaşında bulunan ve devam etmesi halinde rantiyenin çanına ot tıkamakla kalmayıp, birtakım mihrakların Türkiye üzerine yaptıkları hesapları boşa çıkarabilecek iktidarı göndermek üzere oluşturulan konsorsiyumun en önemli unsurlarıydılar çünkü.
Sermaye, medya, siyasetin bir kesimi, güya sivil toplum kuruluşları, bazı sendikalar emirlerindeydi. Ekonomik ve sosyal açıdan bir sıkıntı olmadığı için, iktidarın tehditle gönderilmesi gerekiyordu ve silah da onlardaydı...
Milletimizin yiyeceğinden, içeceğinden, giyeceğinden keserek verdiği vergilerle alınmıştı o silahları, gerektiğinde milletimize karşı kullanabileceklerini bile söyleyebildiler fütursuzca... Bunu da, milletimizin vatan borcu anlayışıyla askere gönderdikleri evlatları vasıtasıyla yapacaklardı tabii...
Gazeteci geçinen birileri, en yakın arkadaşlarını generallerin isteği üzerine sisteme kurban verirken, 'mecburum, bankamız var' diyorlardı.
Aslında milletin zenginliklerini hortumlamak üzere kurulmuş bankalardı bunlar ve varlıkları da generallerin iki dudağı arasından çıkacak söze bağlı gibiydi.

İDEOLOJİK KILIFLI SOYGUN...
Asker içindeki bir cunta, rantiyeci sermaye ve bu sermayenin emrindeki medya kuruluşları, varlıkları vesayetle özdeşleşmiş siyasiler, sarı renkleri ile öne çıkmış sendikalar ve güya aydınlar... Milletimizin oyları ile işbaşına gelmiş bir iktidarı göndermek üzere harekete geçtiler ve başardılar da...
Olup bitenleri seyredenlerin çoğu, sürecin ideolojik temelleri olduğunu zannediyordu. Ancak 2001'de ülke duvara tosladığında onlar da gerçeği anladılar: Birileri 28 Şubat'ta ideolojik görünen ekonomik operasyonlar yapmış ve milletin varlıklarını peşkeş çekmişlerdi...
İşte bu sürecin iki kudretli ismi, Çevik Bir ve Çetin Doğan, mahkeme huzurunda, 28 Şubat'la ilgili masallar anlatmaya çalışıyorlar. Bir dönem el üstünde tutulurken, şimdi tek başlarına bırakıldıklarının farkındalar elbette.
Komik gözükmeleri bir yana, kimsenin inanmayacağını da bilerek yalan söylüyorlar şimdi: Çevik Bir, Sincan'da tankların yürütülmesi ile ilgili olarak 1997 Şubatı'nda Washington'da söylediği 'Demokrasiye balans ayarı yaptık' sözünü inkar ediyor ve tankların da yeni gelen erlere o yerleri göstermek üzere yürütüldüğü yalanına başvuruyor...
Diğer sanık Çetin Doğan ise o dönemdeki brifinglerin katılanların talebi üzerine verildiği ve kendilerinin demokratik çizgide kaldıkları masalına sığınıyor. Çetin Doğan'ın masallarından birisi de, '28 Şubat döneminde TSK'dan atılanların yüzde 60'ının FETÖ'cü olduğu' iddiası...
Hasılı, ikisi de süt dökmüş kediler gibi şimdi... Aslında, 28 Şubat'ta olup bitenleri bütün açıklığı ile anlatarak, milletimizden af dilemeyi akıl edebilseler keşke...