Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 7 Temmuz 2017

Daha ne gerekiyor?..

Canını ciddi şekilde sıkabilecek bir husus ile ilgili olarak, getirilen bütün delillere rağmen bir türlü inanmak istemeyenlerle ilgili çeşitli fıkralar vardır.
Mizahın bir çeşidi olarak fıkraların çoğunun nezih olmaması dolayısıyla, bu konuda örnek vermemek daha iyi.
Ancak, ülkemizdeki Avrupa sevdalılarının bu ülkelerin bize çifte standart, hatta daha beterini uyguladıklarına bir türlü inanmak istemiyor oldukları, zaten bilinen bir husus.
Yakın zamanda yaşanan birçok gelişme, bu inanmama ya da bir türlü inanamama sıkıntısı çekenler açısından bol miktarda örneklerle dolu.
Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerin askıya alınmasını tavsiye eden raporu kabul etmesi de, yeni bir gelişme.
Haklarını yemeyelim, AP mensupları artık belirli ölçüde objektif olma gereğini hissettikleri için olsa gerek, rapora Türkiye'nin hoşuna gidebilecek bazı şeyler de yerleştirmişler. Tabii ki hoşa gedecek bu şeylerin çerez nevinden olmasına da dikkat ederek.
Aslında AB'nin terör listesinde olduğu halde, Birlik üyesi bütün ülkelerde serbest dolaşıma sahip PKK'nın yeniden şiddete başvurmasını kınamışlar mesela. Avrupa devletlerine PKK sembollerini yasaklama çağrısında bile bulunmuşlar!.. Tabii, PKK terör örgütü kabul edildiği halde şimdiye kadar bu sembollerin kadar neden yasak kapsamına alınmamış olduğu konusuna girmemişler...
15 Temmuz vurguları da hoş. 15 Temmuz darbe girişimi ve Türkiye'de gerçekleşen terör eylemleri kınanmış.
Hükümetimizin sorumluları hukuk devleti ve adil yargı hakkı çerçevesinde yargılama hak ve sorumluluğu olduğu da belirtilmiş...
Birlik üyesi ülkelerin Türkiye düşmanı terör örgütlerine adeta hamilik yaparak terörle mücadele konusunda topu taca atmaları, raporda yok.

​AÇILMADAN İADE...
Esas olarak "16 Nisan'da kabul edilen anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmesi halinde Türkiye ile üyelik müzakerelerinin "derhal ve resmen askıya alınması" için AB devletleri ve Avrupa Komisyonu'na çağrıda bulunulan rapordaki hususların çoğu bildik şeyler.
Ermeni meselesinde bildik tarafgirliklerini tekrarlayıp, Kıbrıs konusunda Rumların taleplerinin doğru olduğunun altını kalın çizgilerle çizmişler mesela.
Kıbrıs konusunun kördüğüm haline gelmesinde Avrupa Birliği'nin katkıları, umurlarında bile değil. Mevzuatlarını olabildiği kadar aleyhimize kullanma arzuları o kadar bariz ki, Kıbrıs Rum Kesimi'nin üye alınmamasını emreden AB mevzuatının Birlikçe ihlalini unutmuşlar.
Cumhurbaşkanımızın Avrupa Birliği üyesi ülke liderlerinden bazılarını yönelik 'Nazi' benzetmesi de raporda yerini almış. Söz konusu liderlere 'Nazi gibi davranmaktan gaz geçin' demeyip, Cumhurbaşkanımızı kınamakla yetinmişler.
Raporun en hoş yönlerinden birisi, Ankara'ya Avrupa'daki Türk diasporasını kontrol etmekten vazgeçme çağrısı yapılmış olması...
Belli ki Türkiye'nin bu tür bir düşünceye kapılması halinde işlerinin çok zorlaşacağını düşünüyorlar...
Bağlayıcılığı olmayan ve Türkiye tarafından 'kapağı açılmadan iade edileceği' açıklanan AP raporunda, komedi tadında hususlar da var.
Akkuyu Nükleer Enerji Santrali'nin yapımına dair planların durdurulması talebi, bunlardan birisi.
Ruslarla yapılacak bu santralin durdurulması talebinde bulunulan raporda, Japon-Fransız ortaklığı ile yapılacak Sinop Nükleer Santrali'ne değinilmemiş bile...
Bütün bu sözlerden sonra, hala Avrupa hayranlığı konusunda ısrar edenlere sormak gerek: Bütün bunlar ve daha niceleri yetmiyorsa, Avrupa'nın çifte standartlarından emin olabilmeniz için daha ne gerekiyor?..