Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 20 Haziran 2017

İşin içinde başka iş mi var?..

Enis Berberoğlu'nun aldığı ceza, devlet sırrı niteliğindeki bilgilerin bir gazeteye servis edilmesi ile alakalı. Mahkumiyet kararı, yönetimindeki Cumhuriyet gazetesinde bu sırları hem de çarpıtılarak yayınlayan Can Dündar'ın bir beyanına dayandırılıyor.
Yani Berberoğlu'nu mahkum ettiren açıklamayı yapan aslında Can Dündar.
İlgi çekici olan bu açıklamanın mahkemede filan değil, sonra yayınlanan bir kitapta yapılmış olması.
Berberoğlu'- nun aldığı ceza ve hemen tutuklanması ile alakalı olarak ciddi gürültü koparılıyor olsa da, işin mahiyeti ve gerçekleşme biçimi ile alakalı nedense ciddi bir suskunluk var gibi.
Kararın yanlış olduğunu düşünenler arasında, esas olarak yapılması gerekeni yapanlar, yani mahkeme kapılarını aşındıranlar var. Ancak esas gürültüyü, Kılıçdaroğlu Ankaraİstanbul Karayolu'nda koparmaya çalışılıyor... Söylemek gerekir ki, bütün bu olup bitenler oldukça tuhaf...
Tuhaflık, Berberoğlu'nun yaptığı iddia edilen işin onun tarafından yapılıp yapılmadığı konusundaki sessizlik.
Bu konuda söylenen en ciddi sözler, Berberoğlu'nun böyle bir insan olmadığı ya da yaptığının casusluk sayılamayacağı noktasından öteye geçmiyor.
Tabii ki bütün bu işlerin kotarılmasının temel sebebi, yani ülkemizi uluslararası alanda zor düşürme niyeti, yine de arada gündeme getiriliyor. MİT TIR'ları ile yapılanlar sebebiyle ülkemiz yöneticilerinin uluslararası mahkemelerde yargılanacağı mavalını tekrarlayıp duruyor birileri. Bunlar, Türkiye Cumhuriyeti'nin birileri tarafından belirlenmiş sınırlar dışında davranmaması gerektiğini söylüyorlar aslında. Ve bu haliyle de, MİT TIR'ları ile ilgili olayda casusluk yapıldığını itiraf etmiş olduklarını fark etmiyorlar bile.
Oysa eğer Berberoğlu o fiili işlemişse -ki mahkeme bu konudan emin gözüküyor-, bunun hukuk sistemimizdeki karşılığının aldığı ceza olduğu malum.
Eğer yapmadıysa da, bunun ispatlanması gerekiyor. Dolayısıyla Berberoğlu'nu hapisten kurtarmanın yolunun Ankara'dan İstanbul'a hareketle yapılan bir yürüyüşten geçmediğinin çocuklar da farkında.

Casusluk şakaya gelmez...

Yürüyüş, Kılıçdaroğlu ve bazı CHP'lilerin son zamanlarda sıklıkla zikrettikleri insanları sokağa dökme arayışlarının bir uzantısı mı, bilmiyoruz.
Ancak, alelacele gündeme getirilişine bakılırsa, yürüyüşün temel sebebinin Berberoğlu meselesi olmadığı, açık.
Bu durumda akla gelen başka ilgi çekici hususlar var. Mesela, hiç ummadığı halde 25 yıl hapis cezasına çarptırılan Enis Berberoğlu'nun, Can Dündar'a servis ettiği görüntüleri kendisine vereni açıklama ihtimali...
Uzun yıllar gazetecilik yapmış bir isim olan Enis Berberoğlu'nun Can Dündar'a verdiği söz konusu yasak belgelerin yargı ya da emniyetteki FETÖ mensupları tarafından sağlandığı, kesin. Ancak bu kişilerin doğrudan Berberoğlu'na mı verdikleri yoksa başkasının mı aracılık ettiği, belirsiz.
Belgelerin Ekrem Dumanlı tarafından Kılıçdaroğlu'na verildiği ve onun da Berberoğlu üzerinden Can Dündar'a ulaştırdığı, konu ile ilgili son iddia. Eğer böyle bir şey varsa ve ummadığı kadar ağır bir ceza alan Berberoğlu bunu açıklarsa, ortalığın iyice karışacağı muhakkak.
Şimdi mesele, Berberoğlu'na zerre kadar fayda sağlamayacağı açık olan şu Ankara'dan İstanbul'a yürüyüş işinin içinde başka bir iş olup olmadığında.
Kimileri, eninde sonunda kendisinin de mahkemeye çağrılacağını bilen Kılıçdaroğlu'nun, Adalet Yürüyüşü bahanesiyle ön almaya çalıştığı kanaatinde çünkü.
Söz konusu casusluk olunca, işin şakaya gelir yanı olmadığının o da farkında belli ki...