Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 15 Mayıs 2017

Tribündeki yabancılar...

Birilerinin bölgemizi kendi menfaatlerine yarayışlı bir şekilde dizayn etme merakı, eski ve acı bir hikayedir. Yeni süreçte aynı merakın yeniden nüksettiğine şahit oluyoruz. İşin garip tarafı, bölgemizi dizayn peşinde olanların ülkemizi de kendi amaçları doğrultusunda yönlendirmek istemeleri.
Ancak, ülkemizi yönetmekte olanların eski alışkanlıklara prim vermedikleri malum. Bu yüzden, birilerinin ülkemizi yönlendirme taleplerine önce kibarca ama gerektiğinde de oldukça sert bir şekilde karşılık veriyor ve bu sebeple de pek sevilmiyorlar.
Bu sevilmeme durumu, bölge ve ülkemizle ilgili hesapları olanlar açısından pek sakil de durmuyor aslında. Adamlar kendi menfaatleri için koşturuyor ve gelişmeler arzu ettikleri yönde seyretmediği için de bozuluyorlar tabii...
Ancak, ülkemizi yönetenlerin bizi istedikleri gibi yönlendirmek isteyen dış güçlere karşı çıkışına bozulanlar arasında içimizden birilerinin de olması, meselenin en önemli noktası.
Konuyu mesela futbol karşılaşması üzerinden anlatmak gerekirse, şöyle bir örnek düşünebiliriz: Bizim takım herhangi bir kupa için çeşitli karşılaşmalara katılıyor. Bunlardan bazıları iç sahamızda bazıları da deplasmanda gerçekleşiyor, normal olarak.
Dışarıda yaptığımız maçlara fazla taraftar götüremiyoruz. Oralarda bulunanları da rakip takımlar sahalara aldırmamaya çalışıyorlar. Normalde bu duruma müdahale etmesi gerektiğini düşündüğümüz uluslararası kuruluşlar da, söz konusu bizim takım olunca taraftarsız oynamamızı normal karşılıyorlar.
Dışarıda karşılaştığımız muamele, bir nebze anlaşılabilecek bir şey belki.
Ancak içeride yaptığımız karşılaşmalarda rakip takımlara tribün ayırmak zorunda kalmamız yetmiyormuş gibi, her nasıl oluyorsa bizim tribünlerde bulunan birileri de bizim takım aleyhine tezahürat yapıyorlar...

Bunun adı ihanet...

Kendi sahamızda rakip takımlarla yaptığımız karşılaşmalarda, bize ayrılmış tribünlerde oturup bizim takım aleyhine tezahürat yapanlar olmasının da normal karşılanabileceği durumlar vardır belki. Mesela kötü oynuyor ya da sürekli fauller yapıp duruyorsak, aleyhte tezahürata belli ölçüde hak verilebilir.
Ancak bizim takım hakikaten bütün kurallara uyarak ve efendice oynuyor oyununu. Karşı takımların karşılaşma boyunca yaptıkları bütün kural hatalarına, faullere ve hakemlerin taraf tutmalarına rağmen hem de...
Ancak her ne oluyorsa oluyor ve bizim tribünlerde bulunan ve normalde bizim takımı desteklemesi gereken seyirciler arasında bir güruh, ısrarlı bir şekilde bizim takımı yuhalayıp duruyorlar...
Bu durum, seyircilerimiz arasına karışmış güruhun, bizim takımı değil karşı takımı tuttuğunun ve onun başarısı için gayret ettiğinin göstergesi. Ancak sıkıntı, bu tavrın makul ve mantıklı herhangi bir sebebinin olmaması.
Türkiye belki de bir varlık-yokluk kavgası denebilecek bir mücadele veriyor.
Bölgeyi menfaatlerine uygun bir şekilde dizayn etmek arzusundaki birçok ülke de, ülkemizi yönlendirmek için çırpınıyor. Bu yolda ne tür melanetlere kalkıştıkları da gözlerden gizli değil.
İnsanımızın tamamının, gelişmeleri doğru bir şekilde değerlendirip, adaletli ve hakkaniyetli bir şekilde yoluna devam etmek isteyen ülkemizden yana tavır alması beklenir. Olması gereken de budur.
Ancak içimizden bazıları, her nedense başkalarının yanında yer almayı tercih ediyor ve dahası bunun da normal kabul edilmesi gerektiğini savunuyorlar. Yaptıklarının genel geçer adının 'ihanet' olduğunu bile bile hem de...
Bizim tribündeki yabancılar ya da yabancılaşmış olanlar, önemli bir konu...