Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 20 Nisan 2017

Bu hanıma haddini bildirin!..

Her zamanki gibi. sandık neticeleri beklediği gibi çıkmayan kendinden menkul demokratlar çamura yatmaya, mızıkçılık yapmaya başladılar.
Bu kesimin demokrasi anlayışlarının 'demokrasi iyidir, ama bizim dediğimiz oldukça' şeklinde olduğu biliniyordu zaten. Tekraren tecrübe edilmiş oldu.
Sudan bahanelerle neticeye itiraz ediyor birileri.
Şikayet edebilecek gerçek bir sebep bulamadıkları için de sandık kurulları, ilçe seçim kurulu, il seçim kurulu zincirini yok sayıp, YSK'ya yöneldiler. YSK, bilindiği gibi anayasal bir kuruluş ve kararları da kesin. YSK kararlarını tanımıyoruz diyenlerin problemi de şurada: YSK onları hiç tanımıyor!..
Herhangi bir seçim ya da referandumda yüzde 85 oy kullanılmasını rüyalarında bile göremeyecek olan Avrupalıların, katılımın yoğunluğunu Türkiye'nin demokrasisine sahip çıkması şeklinde değerlendirmeleri beklenirdi. Ancak netice arzu ettikleri gibi olmayınca, demokrasinin ne olduğunu bile unuttular.
Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri'nin, "Türkiye'deki bütün demokratlar için üzücü bir gün" şeklindeki sözleri, Avrupalıların demokrasiden aslında ne alnadıklarının en açık göstergesi.
Yaklaşık 50 milyon seçmenin oy kullandığı bir referandumu değerlendirirken, neticenin Türkiye'deki bütün demokratlar için üzücü olduğunu söyleyebilen birisi için söylenebilecek tek söz, herhalde sakat bir zihniyete sahip olduğudur. Demokrasi halkın istediğinin olması ise, neticenin demokratlardan bazıları için üzücü ama bazıları için de sevinç verici olduğunun söylenmesi gerekirdi en azından.
Bu durum, Kati Piri nam hatunun Türkiye'de demokrat olarak vasıflandırdıklarını aslında pek de demokrat olarak görmediğinin göstergesi. Demokrat, sandıktan çıkana saygı duyan kişidir çünkü.
Demokrat kişinin, arzu ettiğinin olmaması durumunda toplumu doğru olduğu yönde ikna edebilmek için hemen çalışmaya başlaması gerektiği düşünülür. Demokratik yoldan tabii ki.

Avrupa için atan kalpler

Türkiye'de 16 Nisan referandumunda çıkan sonuca saygı duyanlar çoğunlukta olduğuna göre de, bütün demokratların üzgün olduğu iddiası, saçma sapan bir söz olmaktan öteye gitmez. Düşüncesizce sarf edilmiş gibi gözüken bu sözlerin akla getirdiği diğer ihtimal ise, 'üzgün demokratlar' açısından hiç de hoş değil.
Ülkemizin gerçek demokratları için, Kati Piri'nin saçmalamalarının herhangi bir anlamı yok ve onlar bu manada üzgün de değiller. Bu durum, gerek 'evet' ve gerekse 'hayır' denilmesini savunan herkes açısından böyle. Eninde sonunda ülkemiz insanının verdiği demokratik bir karar söz konusu çünkü.
Kati Piri, üzgün olduğunu söylediği demokratların Türkiye'deki referandumdan Avrupa'nın istediği gibi bir netice alınamadığı için üzgün oldukları ya da olmaları gerektiğini söylüyor. Buradan hareketle de, ülkemizde her kime sesleniyorsa onların kalplerinin Türkiye için değil daha çok Avrupa için attığı imasında bulunuyor.
Şimdi, özellikle de üzgün oldukları iddia edilen demokratlara düşen önemli bir görev var bence. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişle alakalı oylamanın Türkiye'nin iç meselesi olduğunu ve tıpkı 'hayır'lar gibi 'evet'lerin de saygıyla karşılanması gerektiğini vurgulayarak, bu hanıma haddini bildirmekÖ Yaparlar ya da yapmazlar, kendi problemleri. Ama objektif olunması gereken bir mevkide bulunan bu hanımın, ülkemizdeki bir kesimi çantada keklik kabul etmesi, kabul edilemez bir durum...