Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 11 Mart 2017

Krizden istikrara...

"Türkiye'de klasik anlamda parlamenter sistemin uygulandığı dönem 1909-1913, ondan sonra da 1961 Anayasası dönemidir...
Süleyman Demirel'in, 'Bu Anayasa ile memleket idare edilemez' dediği (...)1961 Anayasası'nın uygulandığı dönemdeki hükümet istikrarsızlığı ve toplumsal kargaşa ikinci darbeyi başımıza açmıştır...
12 Eylül Darbesi'nin belki de yegane sebebi 1961 Anayasası'nın zayıf yürütme, güçsüz hükümet ve bölünmüş Parlamento yapısıdır." Bu sözler Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Şükrü Karatepe'ye ait.
Anayasa Profesörü olan Şükrü Karatepe, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili anayasa değişikliğini hazırlayan ekibin de üyesi.
SETA tarafından yayınlanan Kriter Dergisi'nin 11. Sayısındaki Şükrü Karatepe röportajında, Cumhurbaşkanlığı Sistemi enine-boyuna ele alınmış.
Değişikliğe neden gerek duyulduğu, niçin şimdi gündeme geldiği, ısrarlı eleştirilerin ne kadar doğruyu yansıttığı gibi hususlarda kısa ve öz bilgilerin yer aldığı bir röportaj bu.
Konu ile ilgili değişik çalışmaları bulunan Nebi Miş'in gerçekleştirdiği Şükrü Karatepe röportajı, Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ni anlatabilecek kadar anlamak isteyenler için biçilmiş kaftan.
Akademisyenliğinin yanında belediye başkanlığı tecrübesi de bulunan Şükrü Karatepe, konuya hem akademisyenlerin hem de meraklıların anlayabileceği şekilde yaklaşmanın yanında, verdiği örneklerle kavranılmasını kolaylaştırmış.
Karatepe'nin hem yaşananları ve hem de bunların arkasındaki zihniyeti ortaya koyan tespitleri, 'hayır' cephesinin aslında tam olarak neyin peşinde olduğunu da ortaya koyuyor. Şu sözleri mesela: "Bizim cumhurbaşkanlığı seçimlerimiz her defasında bir krize neden olmuştur. Bunun adı devlet krizidir.
Asker vesayet kurumu olarak o müesseseyi sürekli elinde tutmak istemiş, bu nedenle Meclis'e baskı yapmıştır... 1960'tan sonra burada ideolojik örtüşme amaçlanıyor. Kendi istedikleri bir askerin seçilebilmesi için çoğu zaman kriz üretiyorlar..."

Geç bile kalındı...

Karatepe'nin 'Neden şimdi?' sorusuna verdiği cevap, manidar: "Hızlı gündeme getirildi' değerlendirmesine yanıtımı ben 'Çok geç kaldı' şeklinde özetliyorum. 1982 Anayasası, 1986'dan itibaren tartışılıyor." "Bir generalin cumhurbaşkanı olacağını düşünerek, bir vesayet kurumu olarak çok yetkili, bütün siyasi kurumlara yukarıdan bakan, istediği zaman bakanlar kurulunu başkanlığında toplayıp karar alabilen bir cumhurbaşkanlığı makamı oluşturmuşsunuz. 2007'deki cumhurbaşkanlığı seçimi ve 2014'te cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle zaten biz başkanlık sistemi yönünde adımlar atmaya başlamışız." Kuvvetler Ayrılığı konusunda şöyle diyor Karatepe: "Meclis eğer yürütme işine karışıyorsa, hükümet de kanun çıkarma işinde birinci derecede önemliyse ortada bir kuvvetler ayrılığından söz etmek mümkün değil." Yeni Sistem'in mevcut bürokraside en az yüzde 50 azalma getireceğini vurgulayan Karatepe; evrak, bürokrasi ve kademelerin daha az olmasıyla işlemlerin kolaylaşacağını müjdeliyor.
Yargıyla ilgili itirazlara karşı da, 'bir meslek grubunun yöneticisini o meslek grubuna seçtirmenin dünyanın en yanlış işi olduğunu' hatırlatıyor Karatepe.
Hayır cephesinin kendilerine uygun buldukları şablonları süsleyip ithamlar yönelttiğine dikkat çeken Karatepe, henüz detaylı bir inceleme sonrası, yapılmış rasyonel ve teknik eleştiriler görmediğini söylüyor ve ekliyor:
"Gerçek bilgiler halka sunulup bu ithamlar tek tek çökertildiğinde tereddüt eden kesimlerin de "evet"e doğru yönleneceğini düşünüyorum." Özetlemeye çalıştık. Ama, siz röportajın tamamını bulup okuyun en iyisi...