Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 24 Şubat 2017

Kutuplaşma mı, o da ne?..

Anayasa değişikliğini oylamamıza iki aydan az bir zaman kaldı. Birileri 'toplumun kutuplara ayrıldığından' bahsediyor ve bunun önlenmesi için de değişiklikten vazgeçilmesini telkin ediyor. Onların bahsini ettiği şekilde bir kutuplaşma yok ülkemizde. Ve bunun böyle olduğunu da, en iyi kutuplaşma olduğunu söyleyenler biliyor.
Tahminler toplumun büyükçe bir bölümünün evet oyu kullanacağı ve tabii olarak bir kesimin de hayır kullanacağı yönünde. Evet diyecekler ve hayır diyecekler, şimdiye kadar olduğu gibi hayatlarını beraberce sürdürüyorlar.
Aynı evde, aynı apartmanda, aynı sokakta, mahallede, ilçede ve ilde...
Kutuplaşma varmış gibisinden bir algı oluşturma peşinde olanlar var. Bunlar, başka türlü mani olamadıkları anayasa değişikliğine kutuplaşma olduğu söylentileri ile mani olabilecekleri hesabı yapanlardan oluşuyor.
Tarihin hiç bir döneminde bu coğrafyada toplumsal çatışmalara vesile olabilecek türden kutuplaşmalar olmadı oysa. Birileri bunu sağlamak için ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, ciddi manada bir kutuplaşma da olmayacak inşallah. Çünkü toplum mühendisliğine soyunan dış ve iç aktörlerin anlayamayacakları kadar sağlıklı bir toplumsal yapı var bu ülkede.
Şaka değil, bin yılı aşkın bir süredir beraber yaşıyoruz. Ve bu beraberliğin harcı da o kadar sağlam karılmış ki, yapımızı değil yıkmaya, sarsmaya bile muvaffak olamıyor kimse. Hangi etnik yapıya ya da mezhebe mensup olursa olsun, beraber sürdürülen hayat içerisinde kimse başkasını ötekileştirmemiş ve olduğu gibi kabul etmiş.

GENETİK MİRASIMIZ...
Bu sebeple değil midir ki, farklılıkları bir arada barış içerisinde yaşatabilme konusunda Osmanlı tecrübesinin tarihte başka bir benzeri yok. Aynı değerleri bir miras olarak genlerimizde taşıdığımız da açık ve net. Bazı sıkıntılar olsa da, farklılıkların bir arada barış içerisinde yaşaması konusunda dünyada gösterilebilecek sayılı örneklerden birisiyiz Türkiye olarak.
Bütün farklılıklara rağmen şehirlerde, kasabalarda, köylerde ve mahallelerde beraber başar insanımız. Herkes başka türlü düşünenlerin kırmızı çizgilerine kesin şekilde saygı duyar ve böylelikle sürer hayat. Hangi türden olursa olsun farklılıklar zenginlik sebebi sayılır. Hem de sosyologların ve özellikle de toplum mühendisliğine soyunanların anlamakta zorluk çekebileceği bir mükemmellikte.
Referandum sürecinde de 'evet' diyeni ve 'hayır' diyeni ile aynı mahallede, aynı apartmanda ve hatta aynı evlerde hayatını sürdürmeye devam edecek insanımız. Türkiye'nin geleceğini yakından ilgilendiren hükümet sistemi değişikliği konusundaki farklı cevapları etkilemek için de, birbirleriyle konuşacak ve belki tatlı tatlı tartışacaklar en fazla. Bunun ötesi, yani kutuplaşma ve buna dayalı çatışmalar, birileri hayal edip dursa da olmaz, geçmişte olmamıştır çünkü...
Geçmişte olduğu kabul edilen kutuplaşmalar da, birilerinin maksatlarına ulaşabilmek için toplumun fay hatları olarak kabul edilen noktalara suni müdahale girişimleri neticesinde yaşanmış hadiselerdir. Aslında yaşanan olumsuzluklar da, figüranların eseridir ve toplumumuz bunlara zerre kadar aldırmadan kendi hayatını yaşamayı sürdürmüştür.
Evet diyecekler de, hayır diyecekler de bu ülkenin insanıdır ve geçmişte olduğu gibi gelecekte de barış içerisinde bir arada yaşamaya devam edeceklerdir.