Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 6 Şubat 2017

Eksik kalan söz...

"Bir söylenene bakarım; gerçekten işe yarar bir söz mü diye, sonra söyleyene bir bakarım; gerçekten adam mı diye" şeklindeki söz, referandum sürecine girdiğimiz bugünlerde gerçek manasını buluyor...
Yeni sisteme geçişimizi engellemek sadedinde söylenenler, işe yarar sözler değil.
"Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne karşıyız" diyorlar. Bu eninde sonunda bir bakış meselesidir ve kendi içinde haklıdır. Ama söz konusu olan millet ve memleketse bu sözün söylenmesi: 'Karşıyız, çünkü...' şeklinde başlayan ve karşı olmanın makul ve mantıklı sebeplerini içeren başka cümleler de gerektirir, bu yok...
Bir şeyler geveliyorlar, tamam.
'Rejim değişikliği' diyorlar, 'diktatörlük' diyorlar, 'Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nde denge ve denetim mekanizmaları yok' diyorlar, 'kuvvetler ayrılığı ortadan kalkar' diyorlar... Ancak bu söylediklerinin hiç birisinin işin gerçeğiyle uzaktan yakından alakası olmadığını da en iyi kendileri biliyorlar.
Değişiklik sadece yönetim sistemi ile ilgili, rejim yerli yerinde duruyor yani.
Cumhurbaşkanının mevcut yetkilerine sorumluluk ilave edilmesi de, diktatörlük tehlikesinden uzaklaşmak aslında.
Denge ve denetim mekanizmaları da, yeni sistemin özelliklerine göre ve hem de mübalağalı bir şekilde var. Kuvvetler Ayrılığı, Parlamenter Sistem'den daha da iyi...
Söylenenler gerçek manada makul ve mantıklı sözler değil yani. Öylesine söylenen ve konuyu yanlış aktararak bu şekilde sonuç almayı hedefleyen hesaplı sözler.
Peki ya söyleyenlerin durumu?..
Bahsi geçen sözleri söyleyenler, makul ve mantıklı sözler etmiyor olsalar da konumları, kişilikleri ve niyetleri açısından dikkate alınmaya layık kişiler mi acaba?..

İnanılmaz ama gerçek...

Hani olur da, söylemek istediklerini çeşitli sebeplerle tam olarak söyleyemiyorlardır, ama dertleri hakikaten bu milletin bu memleketin iyiliği, gelişmesi ilerlemesidir... Ya da, Türkiye için önemli bir gelişme olan Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne geçişin, bizim bilmediğimiz mahzurlarını biliyorlardır...
Samimi olarak tereddütleri bulunan ve bunları açıklıkla dile getirerek çok daha iyisine kavuşmamız gerektiğini söyleyenleri istisna edelim.
Bundan sonra söylememiz gerekir ki, Cumhurbaşkanlığı Sistemi karşıtlarının millet ve memleket diye bir dertleri yok.
Çünkü hemen hepsinin yakın ve uzak geçmişlerine bakıldığında, hani yanılarak da olsa bir kereciğine olsun hayrımıza bir davranışları görülmemiş çünkü...
Parlamenter Sistem savunusu yapanların dertlerinin aslında sistem filan olmadığı, açık. Onlar Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne geçildiğinde hayırlı işlere mani olma konusunda eski imkanlarının ellerinden gideceğinden korkuyorlar daha çok ve bunda haklılar da.
İlk bakışta, bu memleketin vatandaşı olan birilerinin millet ve memleket aleyhine işlere kalkışmaları inanılmaz gibi gelse de, işin gerçeği maalesef bu.
Başkanlık Sistemi olarak tartışılmaya başlanan ve sonrasında Cumhurbaşkanlığı Sistemi olarak Meclis'ten geçip yakında milletimizin oylarına sunulacak değişikliği başta beri engellemek isteyenlerin kimlikleri ve dahası yapıp ettikleri, konuyu kavramanın en sağlıklı yolu...
Değişikliğe hayır denilmesi için gayret edenler, milletimiz ve memleketimizin hayrına olan her şeye karşı çıkan ve engellemeye çalışanlar ise, referandumda ne demek gerektiği kendiliğinden ortaya çıkar...