Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 14 Ocak 2017

Şimdi konuşun işte!..

İlk ve orta dereceli okullarımızda 18 milyon civarında çocuğumuz eğitim öğretim görüyor. Bunlar bizim, bu milletin çocukları... Dahası istesek de istemesek de geleceğimizi onlara emanet edeceğiz. Bu çocuklarını en iyi şekilde eğitim öğretim almaları, çok önemli.
Yani halimiz ve geleceğimizle yakından ilgili olduğu için, başarıları ve başarısızlıklarıyla Milli Eğitim, hepimizin meselesi. Ya da şöyle söyleyelim: Karşı karşıya geldiğimiz değişik problemlerin üstesinden bir şekilde geliyor olsak da, çocuklarımızın gereği gibi eğitim-öğretim almamalarının telafisi yok. Milli Eğitim, hepimizin en önemli meselesi yani.
İşbaşına gelen her iktidar döneminde yapılan ve çoğu aslında iyi niyetli olan çeşitli değişikliklerle bugüne geldi eğitim-öğretim sistemimiz.
Tabii bu arada 8 Yıl Kesintisiz Eğitim dayatması ve aynı dönemde meslek liselerine yönelik akıl dışı uygulamalar gibi tamamen ideolojik tabanlı girişimlerle de karşılaşıldı.
2002 sonlarında işbaşına gelen ve o günden sonra Türkiye'ye adeta çağ atlatan AK Parti iktidarları sırasında da eğitim-öğretimle alakalı olarak çok güzel gelişmelere imza atıldığı, bir gerçek.
Ancak gelinen noktanın yeterli olmadığı ve daha yapılması gereken şeyler olduğu da açık.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın: "Ülke olarak çok önemli mesafeler kat ettik.
Ancak bu süreçte eğitimde ve kültürde hedeflediğimiz noktaya gelemediğimizi üzülerek söylemek istiyorum" şeklindeki sözlerini zaman zaman tekrarlaması da bunun göstergesi.
Son zamanlarda ülkemizin eğitimöğretimle ilgili seviyesini göstermesi açısından önemli olan bazı uluslararası değerlendirme kriterlerinin de, artık mutlaka bir şeyler yapılması gerektiğine işaret ettiğini vurgulamakta fayda var.
'Ne olacak bu memleketin hali' muhabbetine düşkünlüğümüzün bir uzantısı olarak, eğitim-öğretim meselesi bilhassa bu konuya emek veren insanların başat konularından birisi. Eğitimöğretimin çeşitli kademelerinde görev almış herkesin, konuyla ilgili bir görüşü vardır. Bunları dinlediğinizde de hemencecik başarılı olmaması imkansız gibi gözüken bir eğitim-öğretim tablosu çiziverirler size.

BAKAN'DAN AÇIK DAVET...
Ancak 18 milyon öğrenci, 1 milyona yakın öğretmen, on binlerce okul demek; devasa bir problemler yumağı da demek aynı zamanda. Yani oturduğunuz yerden çizilen pembe tablolarla işi halledebilmek pek mümkün değil.
İşte şimdi, eğitim-öğretim konusunu çok iyi bildiklerini ve bu konuda kendisine danışılırsa şayet, bu önemli problemin en kısa zamanda en iyi şekilde çözüleceğini iddia edenlere görev gözüktü...
Yeni Milli Eğitim Müfredatı'nı, daha doğrusu olgunlaştırılması için bir süre gereken taslağı açıklayan Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz:
"Bugünden itibaren 1 ay süreyle (10 Şubat 2017 Cuma gününe kadar) öğretmenlerimizin, velilerimizin, 'eğitim konusunda sözüm, görüşüm var' diyen veya taslakları inceleyen herkesin görüş ve önerilerini bekliyoruz" diyerek, ilgilenecek olanlara açık bir davetiye çıkardı.
Evet, üzerinde bir yılı aşkın bir zamandır çalışılan ve geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimizi yetiştirecek yeni müfredat taslağı, http://mufredat.meb. gov.tr adresinde askıya çıkmış durumda.
Şimdi iş, hepimize ve özellikle de eğitim-öğretim konusunda bir deha olduklarına, bu konuda mutlaka kendilerine danışılması gerektiğine inananlara düşüyor.
Haydin, bu çok önemli mesele hakkında bize verilen imkanı kullanıp, söylememiz gereken her neyse söyleyelim...