Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 13 Ocak 2017

Emir yukarıdan mı?

CHP'nin anayasa değişikliğini mümkün olduğu kadar geciktirme yönündeki gayretleri, emrin büyük yerden alındığı ihtimalini akla getiriyor. Yukarılardan bir yerlerden, 'engelleyemediniz, bari geciktirin' denilmiş olmalı ki, cansiperane bir şekilde uğraşıyor ve bu yolda akla gelmedik usullere başvuruyorlar. TBMM'deki görüşmeler sırasında, çeşitli atraksiyonlar ve bu arada geçmişte pek benzeri yaşanmamış kürsü işgali gibi antidemokratik geciktirme metotları, yukarıdan gelen emrin siyaseti ilgilendiren yönü. Aynı konuda terör örgütlerine ve ekonomik açıdan sarsıntı meydana getirebileceği düşünülen değişik başka odaklara da emirler gitmiş olmalı ki, son zamanlarda çok sayıda sıra dışı gelişme ile karşılaşıyoruz.
Emrin büyük yerden olması ihtimali, laf ola diye değil elbette.
Çünkü Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne geçişinin engellenmesi konusunda en hassas olanların özelikle dışımızdakiler olduğu, açık. Dertleri de yeni sistemin sağlayacağı hızlı gelişmelere mani olmanın, eskisi kadar kolay gözükmemesi.
Parlamenter Sistem, iktidarlar tarafından atılması düşünülen adımları engelleyebilmek açısından oldukça müsait bir yapı. Özellikle de koalisyonlar döneminde daha iyi çalışan engelleme mekanizmalarının Türkiye'ye şimdiye kadar neler kaybettirdiği hakkında bir çalışma yapılsa, herhalde ciltler tutar.
Mesele, sistemin daha çok hepimiz için faydalı olabilecek işlerin engellenmesi ya da geciktirilmesi için kullanılıyor olması.
AK Parti'nin işbaşında bulunduğu 14 yıldır atmaya çalıştığı birçok adımın engellenmeye çalışılması da bu cümleden.
Hepimizin bildiği gibi, ülkemizin daha ileri gitmesi açısından faydalı oldukları tartışmasız bütün büyük projelerle alakalı olarak ciddi engelleme girişimleri ile karşılaşıldı.

DERSİNE ÇALIŞ CHP!
TBMM'deki görüşmelerin olumlu şekilde sonuçlanacağı ve anayasa değişikliğinin milletimizin önüne geleceği kesin gözüküyor. Bu durumda CHP'lilerin önümüzdeki günlerini değişiklik aleyhinde kullanabilecekleri malzeme bulma çalışmaları ile geçirmeleri akla en yakın yol. Milletimiz referandum için sandık başına gittiğinde, o sandıkları önüne barikat kurmanın herhangi bir faydası olmayacağını onlar da bilir herhalde.
Problem, CHP'lilerin söz konusu değişiklik aleyhine milletimizi ikna etme yönünde kullanabilecekleri herhangi bir argümanlarının olmayışı ile alakalı aslında. Konu gündeme geldiğinden beri söyleyebildikleri en ciddi söz 'istemezük'ten ibaret çünkü.
Bu arada bazen şaka eder ve bazen de yalvarır gibi söyleseler de, çoğunlukla tehdit eder bir edada söyledikleri: 'Teklifi geri çekin' yollu sözler de, işin arka planını yani talebin yukarılardan bir yerlerden geldiğini gözler önüne seriyor.
'Teklifi geri çekin, dolar sakinleşsin' ya da benzeri sözler, aslında neler yaşandığını ve bunların niçin yaşandığını çok iyi bilenlerin sözlerine benziyor.
Şaşırtıcı olan ise bu güruhun memleketin geleceği için atılacak adımlardan tehdit sebebiyle vaz geçecek olmanın netice olarak nelere sebebiyet vereceğini bilmiyor gibi yapmaları.
Türkiye'ye boyun eğdirmek için terör saldırılarını ya da kurlarla oynamayı kullananlar, bunların işe yaradığını görürlerse bundan sonra daha neler yaşarız, düşünmek bile hoş değil.
CHP'liler ne kadar farkında, bilinmez. Ama Türkiye'yi teslim almak için oyunlar oynayan birilerinin ekmeğine yağ sürüp durdukları, kesin...