Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 12 Ocak 2017

Sen de mi Baykal!..

Baykal'ın Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ni getirecek anayasa değişikliği ile ilgili olarak CHP adına TBMM'de yaptığı konuşma, aidiyet ve mensubiyetin insana neleri yaptırabileceğinin en açık örneklerinden birisiydi.
Belli ki iyi hazırlanmıştı ve performans olarak da her zamankinden iyiydi Baykal.
Ama, "Tarihi bir toplantı yapıyoruz, buraya Türkiye'ye sahip çıkmak için geldim, buna ihtiyaç var" diyerek başladığı ve bazı hususların altını çizerek yaptığı konuşmanın, gerçekleri yansıtmadığını da iyi biliyordu... Anayasa değişikliği teklifinin 'alelacele, telaşla hazırlanmış, hukuki ve siyasal olgunlaşmaktan uzak bir sipariş proje' olduğu iddiası, süreci en iyi bilen isimlerden Baykal'a pek yakışmadı öncelikle. Uzun süredir gündemde olan konu ile alakalı olarak, partisi CHP'nin uzak durmasına eleştiri getirse, daha inandırıcı olurdu.
Konuşmaların TBMM TV tarafından yayınlanmaması, izleyicileri birilerinin boş sözlerine maruz bırakmamak içindi belki de... Özellikle CHP'lilerin teklifin komisyon görüşmeleri sürecinde yaptıkları hatırlandığında, bunun iyi bir tercih olduğu söylenebilir.
"Milletin egemenliği ve Meclis'in üstünlüğü anlayışını temel alan bir asırlık siyasi geleneğimizi tahrip edecek, milli siyasi kültürümüzü çökertecek, millet egemenliğinin yerine şahıs hegemonyasını ikame edecek bu teklif..." sözünü ele alalım mesela. Baykal da biliyor ki, millete egemenliği ancak kayıt ve şart altında kullandıran bir Anayasa'mız var. Bu açıdan bakıldığında, bir asırlık siyasi gelenekte Meclis'in üstünlüğü de adeta bir şehir efsanesi gibi.
Milletin egemenliği yerine şahıs hegemonyası sözü, Baykal'ın söylediklerinin belki de en vurucusu ve tabii ki en yanıltıcısı... Parlamenter sistemin, tek başına iktidara gelen bir partinin genel başkanına, 'Yasama' ve 'Yürütme'de tartışılmaz bir hakimiyet sağladığını bilmiyor olamaz Baykal. Dolayısıyla hegemonya niyetinde olan varsa eğer, Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne ihtiyacı olmadığını da bilir.

Batılılar istemiyorsa iyidir...

Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin Yasama ve Yürütme arasındaki güçler dengesini en iyi şekilde sağlayacağı ve böylelikle 'yasama' görevine odaklanacak olan Meclis'in vazifesini daha iyi yerine getirebileceğini izah etmeye bile gerek yok.
Koalisyonların söz konusu olduğu dönemlerde yaşananlar ve -hangisi olursa olsun- tek parti iktidarlarının ülkemize sağladığı faydalar, siyasi tarihimizin en açık gerçekleri arasında. Türkiye'nin geleceğine yönelik adımların engelsizce atılabilmesi açısından Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin tek parti iktidarından daha ileri bir adım olduğu da tartışılmaz bir husus...
Konuşmasındaki atıfların hedefi olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan açısından meseleye bakış, Baykal'ın dile getirmeye çalıştıklarının tam tersi. Belediye Başkanı, Başbakan ve sonrasında Cumhurbaşkanı olarak, ciddi tecrübelere sahip birisi Cumhurbaşkanımız. Derdinin, ilerde Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında yaşanabilecek uyumsuzlukların ülkeye verebileceği zararları önlemek olduğu da biliniyor...
Yukarıda saydığımız ve saymadığımız bütün hususlar bir yana, sadece ve sadece batılı dost ve müttefiklerimiz(!) şiddetle istemedikleri için Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin ne kadar gerekli olduğunu çok iyi bilir Baykal...
Baykal bir CHP milletvekili ve mensubu olduğu partinin sözcülüğünü yapmak zorunda. Dolayısıyla 'Sen de mi Baykal' başlığı, çok iyi bildiği gerçekleri çarpıtmak zorunda kalması ile alakalı... 'Sen de mi Brütüs' demek istemiyoruz yani...