Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 9 Ocak 2017

Bu da geçer Ya Hu..

Beşiktaş'ı Kayseri, onu Ankara'daki suikast ve onu da Yılbaşı gecesi Ortaköy'deki saldırı terör saldırısı izledi. PKK, FETÖ, DEAŞ... Her birisi için farklı bir örgüt kullanılmış olsa da, saldırıların bir merkezden alınan talimatla gerçekleştirildiğini anlayabilmek için terör uzmanı olmaya bile gerek yok...
İçimizde yaşayan, ama bütün bu gelişmelerin her nasılsa kendi ekmeklerine yağ süreceğini zanneden gafiller güruhu, diğerlerine açıktan pek bir şey diyemeseler de, Ortaköy saldırısından akla ziyan bir şekilde 'hayat tarzına saldırı' çıkarma denemelerine giriştiler.
Bunun için camilerde her yılbaşı öncesi okunması gelenek haline gelmiş olan hutbeyi bahane olarak kullanmaya kalkıştılar. Kargalar bile güldü bu hallerine, ama onların görevi söz konusu saldırı ile alakalı olarak 'ülkemizi' suçlamaktı ve utanmaz bir şekilde bu tavırlarını sürdürdüler....
Bir yanda yüreğimizi yakan terör saldırıları... Bir yanda da ülkemizin, Cem Karaca'nın deyimiyle 'yarım porsiyon' ya da daha doğrusu Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın deyimiyle 'çeyrek porsiyon' aydınlarına ek olarak part-time gazetecileri ve sözüm ona siyasetçilerinin söz konusu saldırıların eksik bıraktıklarını tamamlama gayretleri... Porsiyonlarının yarım mı, çeyrek mi olduğunu değerlendirmek size kalmış...
Ülkemizdeki ortaokul hatta ilkokul düzeyindeki çocukların bile anladıkları bir durum yaşadığımız: Ülke olarak ciddi bir saldırı altındayız. Ve bizi mutlaka teslim almak, eğer bu olmazsa da felç etmek isteyenler, saldırılarını tek bir koldan değil, akla gelebilecek hemen her yoldan sürdürüyorlar.
Karşılaştıklarımızla ilgili olarak dışarıdan ve bazıları da güya dost ve müttefikimiz olan ülkelerden gelen açıklamalar, tam deyimiyle ikiyüzlü...
Her bir açıklamanın önce yüreklere su serpen bölümü olsa da, devamı 'ama'larla başlayan zehir zemberek cümlelerden oluşuyor.

Kuzucuklarımıza dokunmayın!..

lkenizin karşı karşıya bulunduğu saldırı karşısında üzüntülerimizi bildirir, sizin ve halkınızın yanında olduğumuzu beyan ederiz' diyorlar demesine. Ancak hemen ardından, 'ama...' ile başlayan ve mutlaka eksikliğine vurgu yaptıkları hususlar yer alıyor.
İnsanların fikir ve kanaatlerini açıklamaları ile ilgili olarak 'ifade ve basın özgürlüğü' eksikliğine vurgu yapıyorlar mesela. Bize yönelik saldırıların binde birini bile yaşamamış kendi cephelerindeki ülkelerin aşırı tedbirlerine göz yumup, darbe girişimi yaşamış olduğumuz ve aslında oldukça da yumuşak bir şekilde uyguladığımız halde, OHAL'le ilgili bin bir türlü olumsuz laflar ediyorlar.
Beyan ettikleri üzüntülerin, aslında olan bitenin bize umdukları kadar zarar vermemesi ile ilgili olduğunu ve asıl söylemek istediklerinin ama'lı cümlelerin ardındakiler olduğunu anlıyorsunuz. İfade ve basın özgürlüğü derken, ülkemizin birlik ve beraberliğini sarsacak yayınlara müsaade edilmemesini eleştiriyorlar aslında.
OHAL'le ilgili eleştirdikleri hususlar da, darbecilere yönelik adımlar.
Açıklamaların hemen hepsi de, 'Emrimizle darbeye kalkışan insanları yakaladınız, tamam. Ama onları bütünüyle devre dışı bırakmayın ki, ilerde tekrar kullanabilelim' der gibi...
Kuzucuklarımıza dokunmayın, diyorlar yani...
Boyun eğmeyecek ve teslim olmayacağız tabii... Dışımızdaki mihrakların taşeronları saldırılarını sürdürürken, içimizdeki beyinsizler de, neler olup bittiğini anlamazdan gelip destek vermeye devam edecekler...
Neydi o söz?.. Bu da geçer Ya Hu...