Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 9 Aralık 2016

O yolun sonu uçurum...

Yapıları gereği midir bilinmez, adamlar her daim endişeli ve kaygılı. Ülkemizle ilgili olarak yazdıkları her satırda ve yaptıkları her açıklamada zehir saçıyorlar adeta. Karşı karşıya bulunduğumuz problemlerle ilgili olarak aldığımız en sıradan tedbirleri bile 'aşırı' olarak değerlendiriyor, hele kendilerinin yaptıkları ile mukayese edilince, ateş püskürüyorlar.
Sen bir garip Türkiye'sin, kaderine razı bir şekilde boynunu bük ve ne istiyorsak onu yap, rahat et diyorlar adeta...
Terör örgütlerinin mensuplarına karşı son derece yumuşak davranıyor ve bizim de aynı şekilde davranmamızı bekliyorlar. Resmen terör örgütü olarak tanımış olsalar da, PKK'nın her türlü faaliyetine açıktan izin veriyor ve kol kanat geriyorlar. Kendileri terörü hatırlatacak en ufak bir girişimi bile şiddetle cezalandırdıkları halde, biz daha azını yaptığımızda tahammülsüzlük gösteriyorlar...
Dostluğa, müttefikliğe, akla, mantığa ve bilinen bütün insani kurallara aykırı olan bu durumu normal karşılıyor olmaları, işin belki de en vahim tarafı. Çünkü açıkça yanlış yapıyor ve bunun özellikle de bizim tarafımızdan doğru olarak algılanması gerektiğinde ısrar ediyorlar.
Güvenlik güçlerimizin terör örgütlerine karşı verdikleri mücadeleden tutun da, 15 Temmuz'da darbe ile devleti ele geçirmeye çalışanlara yönelik uygulamalara kadar, her yaptığımız şey 'yanlış' onlara göre. Bu tutumun, ülkemiz aleyhine bütün gelişmelerin arkasında ya da en azından yanında oldukları düşüncesini akla getirebileceğinin de farkındalar. Ancak bunu zerre kadar önemsemiyorlar bile.

ALGININ HEDEFİ
Batı kaynaklı haber, yorum ve dahi siyasi demeçlerin hemen tamamının birinci esası, Türkiye'nin her hâlükârda kabahatli olduğu anlayışı. Bu saçma sapan anlayışın kaynağı da, batılıların her durumda haklı oldukları kanaati.
Kendilerini dünyanın merkezi kabul ettikleri ve bunun tartışılmasına kesinlikle yanaşmadıkları için de, bu durumun tartışılmasına yanaşmıyorlar bile.
Tuhaf bir durumla karşı karşıyayız ve ağzımızla kuş tutabilsek bile bu durumu değiştirebilme şansımız da yok.
Çünkü söyledikleri farklı olsa da, hemen her konuya menfaat açısından bakıyor batılı dostlarımız. Türkiye ile ilgili kanaatlerinin değişebilmesi de, ülkemizin tekrar onların istediği gibi davranmaya başlaması ile mümkün. Bu ise, geleceğe yönelik iddialardan vazgeçmemiz ve bütün kazandıklarımızı da kaybetmemiz demek. Birileri bize sıcak baksınlar diye çıkılacak böyle bir yolun sonu ise, sadece uçuruma çıkıyor...
Batılılar kendilerini evrensel birçok değerin üreticisi ve dahi temsilcisi addederler. İçimizden bazıları için de tartışılmaz bir esas gibidir bu. Batı kaynaklı algı operasyonlarının gönüllü takipçisi ve hatta destekçisi olanları bir kenara bıraksak bile, oldukça kabarık sayıda insanımızın, 'batılılar söylüyorlarsa büyük ihtimalle doğrudur' şeklinde düşündükleri de bir vakıa.
Türkiye ile ilgili konuşulan ve yazılanlar kendilerini rahatsız ediyor olsa da, bütün iddialarda bir haklılık payı olduğunu düşünmeye mütemayil olanların sayısı hiç de az değil yani...
Diğerleri zaten kendi adamları olduğu için, algı operasyonları üzerine çalışanların esas hedefleri de galiba bunlar... Başta bu kesimler olmak üzere, batılıların gayretlerinin bizi uçuruma davetten başka bir şey olmadığını herkese duyurabilmek için gayreti elden bırakmamak gerek...