Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 7 Aralık 2016

Kötü komşu...

WhatsApp gruplarından birisinde "Şu an Göktürk uydumuzu, Besmele çekerek fırlatılışını izliyorum. Ağlıyorum..." yazmış M. H... Yazışma, "İnşallah kendisini de yaparız ve kendi imkanlarımızla fırlatırız" (A.D.), "Fransız Guyanası'ndan fırlatmak bana dokunuyor" (İ.U.), "Belki de ileride Konya'dan fırlatılacak" (M. B.) şeklinde devam ederken, F.T. Konuya son noktayı koymuş: "Sen ağlıyon M. Abi de, biz ne yapıyoz abi?.. Biz de ağlıyoz herhalde!.."
Bu grubun üyelerinin yaşları 50'nin üzerinde. Hepsi de tahsilli olmaları yanında, üreterek ve başka şekillerde Yeni Türkiye'ye katkıda bulunmuş ve bulunmaya çalışan insanlar.
Gökyüzündeki 6. uydumuz Göktürk- 1'in fırlatılışı sırasında sevinç gözyaşı dökmeleri, bizim olana duyulan hasretleriyle ilgili. Yapılışındaki katkımız yüzde 20 bile olsa, o bizim uydumuz çünkü. Bir ya da birkaç sonraki uydumuzu ve fırlatma sistemlerini kendimizin yapabilmesi ümidi ise dünyalara değer herhalde...
Göktürk-2'den çok sonra fırlatıldığı halde yeni uydumuzun isminin neden Göktürk-1 olduğu, ilgi çekici bir konu. 2009'da anlaşması yapılan Göktürk-1 İsrail üzerinde iken fotoğraf alıp almaması tartışması yüzünden gecikince, donanım ve yazılımı bize ait olan Göktürk-2 ondan önce fırlatıldı.
Sadece bu örnek bile kendi göbeğimizi kendimiz kesmemizin önemini gösterir nitelikte. Konunun bu kadarla da kalmadığını da, Cumhurbaşkanımızın şu sözleri özetliyor: "Kıbrıs Barış Harekatı'nda rastladığımız ilk askeri ambargolar terörle mücadelede de karşımıza çıktı. Şimdi bazı batılı ülkelerin savunma ürünlerini satmama kararı aldığını görüyoruz.
Türkiye savunma alanında dışa bağımlılığını yarı yarıya azalttı.
Yüzde 80'den yüzde 40'lara gerileyen bu alandaki dışa bağımlılığımız, inşaallah 2023'te daha da azalacak."

Hazır ürün tuzağı...

Türkiye'nin dostlarından, müttefiklerinden yani bir manada 'kötü komşuları'ndan çektikleri üzerine, belki de ciltlerce kitap yazılabilir.
20 Temmuz 1974'te başlayan ve 14 Ağustos'ta birliklerimizin Lefkoşe'ye girmesi ile sonuçlanan Kıbrıs Barış Harekatı, unutulmaz ibretlerle dolu.
Batı'nın şımarttığı Yunanistan'ın soydaşlarımıza yönelik katliamları sebebiyle, Kıbrıs'a 1974'ten çok önce müdahale edilmesi gerekiyordu. Ancak, çıkarma gemilerimizin yokluğu ve müttefiklerimizin bize satmayışı sebebiyle sürekli ertelenmek zorunda kalınmıştı.
1974 harekatı, müttefiklerimizin vermeyeceği netleştikten sonra ülkemizin bir şekilde imal ettiği çıkarma gemileri ile başlatıldı. Ve Kıbrıs Harekatı sonrası, ambargo denilen kavramla tanıştı Türkiye.
Hemen hepsi batı kaynaklı olan silah ve teçhizatlarımız için gereken en basit yedek parçalardan ve mühimmattan mahrum bırakıldık...
Pakistan'a yönelik sevgimiz, Libya'ya ve o dönemki lideri Muammer Kaddafi'ye olan sempatimiz biraz da o günlerle ilgilidir... Pakistan ve Libya, ambargo ile karşılaşan ülkemizin bazı ihtiyaçlarını tereddütsüz karşılamışlardı. Hele Libya Lideri Muammer Kaddafi'nin Türkiye'ye gönderilecek mühimmatın nakliye uçağına yüklenmesine bizzat yardımcı olması, tarihin tozlu sahifeleri arasında kalıp unutulacak bir olay değildi...
Tabii ki ambargolar bu işin sadece bir tarafı. Meselenin geri kalanı ise hazır ürün tuzağı ile alakalı.
Detaylarına sonra eğilmek niyetiyle, Cumhurbaşkanımızın bu konudaki sözleri ile yazıyı bitirelim:
"Uçak, araba, motor fabrikalarını kapatıp hazır ürün alma tuzağına bir daha kesinlikle düşmemeliyiz." Evet kötü komşu insanı gerçekten mal sahibi yapıyor...