Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 2 Aralık 2016

Mızıkçılık..

Demokratik rejimlerde halkın teveccühü ile daha çok sayıda milletvekili kazanan partiler iktidar olur ve memleketi yönetirler. Muhalefette kalan partiler de iktidarın çalışmalarını izleyip yeri geldiğinde uyarmak suretiyle ülkenin daha iyi yönetilmesine katkıda bulunurlar.
Bu süreçteki performansları ile de, gelecek seçimlerde daha fazla oy almayı ümit ederler... Bu teorik olarak dünyanın hemen her yerindeki demokrasilerde böyledir.
Ancak Türkiye hariç tabii ki... Türkiye hariç demenin özel bir sebebi var. Ve bu da hemen her konunun 'Türkiye'ye özel' halleri ile alakalı. Laiklik ilkesi evrensel anlamı ile değil, yıllarca bize özel olarak bir dayatma halinde uygulanmaya çalışılmıştı, malum. Halen bu tür uygulamaları hasretle bekleyenlerin varlığı da bir sır değil.
Muhalefet konusu da bize özel. Ana muhalefet partisi, iktidarın yapıp ettiklerini izleyip, gerektiğinde yapıcı eleştirileriyle uyarılarda bulunmak ve gerektiğinde de takdir etmek yerine, bütün icraatları 'kötü' olarak damgalamak suretiyle, kolaycılığa kaçıyor mesela.
Gündemde olan ve olmayan konularda derinlemesine çalışarak muhalefet yapmak yerine toptan red kolaycılığına kaçmakla da yetinmiyor, ana muhalefet partisi. Özellikle de Yasama konusunda katkılarının önemli olduğu hallerde de, elini taşın altına koymak yerine mızıkçılık yapmayı tercih ediyor.
Ülkeyi yönetmek ağırlıklı olarak iktidar partisinin işi olsa da, yönetimin temel esaslarını belirleyecek olan kanunların yapılması, TBMM'nin işi. Bu da, TBMM üyelerinin tamamının aktif katılımını gerekli kılıyor. Ancak bu hususta da topu taca atmayı tercih ediyor ana muhalefet. Kanunların çıkarılması sırasında katkılarda bulunmak yerine, öncelikle kabul edilmemelerini sağlamaya çalışıyor.
Kabul edilirlerse de, iptal başvurusu için Anayasa Mahkemesi'ne koşuyor.

CHP ŞİMDİ NE YAPAR?..
Oysa sistem, komisyonlarda gerekli müdahalelerin yapılması ya da TBMM'de görüşülmesi sırasında verilecek değişiklik önergeleri ile kanunların mümkün olduğu kadar sağlıklı çıkabilmesini temin etmek üzerine kurulmuş. Bunun yerine, sadece engellemek için girişilen çabalar ise vakit kaybından başka bir netice getirmiyor.
Türkiye'ye yeni bir anayasa gerektiği konusunda herkes müttefik. Yeni bir anayasanın normal zamanlarda değil, ancak darbe gibi olağanüstü dönemlerde yapılabileceğine inananlar, konu dışı.
Problem, yeni bir anayasa gerektiğine inanıyor olsalar da, mevcut durumda arzu ettikleri şekilde bir anayasa mümkün olmayacağı düşüncesiyle, katkıda bulunmak yerine mızıkçılık yapanlar. Şu anda gündemde olan sınırlı değişiklikle ilgili durum da aynı.
HDP Kandil'den esecek rüzgarlara bağımlı olduğu için konuya ilgisiz.
Dolayısıyla yeni bir anayasa ya da herhangi bir değişikliğe karşı olanları CHP temsil ediyor.
Bu sebeple ha bire mızıkçılık yapıp durdu CHP. AK Parti ve MHP işbirliği ile artık gerçekleşeceği kesin gözüken Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş konusunda sadece gürültü çıkarmakla yetindi. Katkı sunmanın temel görevi olduğunu bilerek. Hem de...
Şimdi artık nihai noktaya gelen değişikliğin kanunlaşmaması için ne tür atraksiyonlar yapabileceklerini düşünüyorlardır herhalde...
Mızıkçılık böyle bir şey...