Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 28 Kasım 2016

Bir casusun itirafı

ABD'de katıldığı bir TV programında konuşan Can (ya da John!) Dündar, "yapmamız gerekeni yaptık" demiş...
Türkiye'deki herhangi bir TV programında 'yapmamız gerekeni yaptık' dese, problem olmayabilirdi.
Ancak ABD'de ve CNN'de Christiane Amanpour'un programında söyleyince, akla 'itiraf'tan başka bir şey gelmiyor...
Evet, lamı cimi yok bir casusluk itirafı bu.
Kendisine yöneltilen suçlamalar ve kaçarak ülkeyi terk ettiği hatırlandığında hele...
Şimdi mesele, Can Dündar'ın 'yapması gerekeni' yani casusluğu sadece ABD için mi yaptığı...
Çünkü Avrupa ülkelerinde söylediklerine bakılırsa, aynı şeyi onlar için de yapmış...
ABD'ye Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) isimli bir kuruluşun 2016 Uluslararası Basın Özgürlüğü Ödülü'nü almak için gitmiş Can (John) Dündar.
Memleketinde casuslukla yargılanan birisine ödül veren bu kuruluşun genelde vatanlarına hainlik edenlere mi ödül verdiğini de, yakında öğreniriz herhalde.
Avrupa'dan sonra ABD'de de, efendilerine yaranmak isteyen bir uşak gibi, "Yapmamız gerekeni yaptık" diyen Can Dündar'ın 'yaptığı' neydi, hatırlayalım:
Konu, 19 Ocak 2014'de MİT tarafından Suriye'deki Bayırbucak Türkleri'ne gönderilen yardım malzemelerini taşıyan ve hukuka aykırı bir şekilde durdurulup aranmak istenen üç TIR.
Sonradan FETÖ mensubu yargı, jandarma ve emniyet görevlileri marifetiyle yapıldığı anlaşılan operasyon, o günlerde bazı yayın organları tarafından çeşitli iddialar eşliğinde haberleştirilmişti.
Olayın üzerinden epey bir zaman geçtikten sonra, ta 29 Mayıs 2015'te bu haberi yeniden yayımladı Can Dündar: "İşte Erdoğan'ın yok dediği silahlar" başlığı altında ve söz konusu TIR'ların IŞİD'e (DEAŞ) silah taşıdığı iddiası ile...

Operasyon zinciri...

Bir FETÖ operasyonuyla Cumhuriyet Gazetesi'nin başına getirildiği anlaşılan Can Dündar, "teröre yardım ve yataklık", "siyasi ve askeri casusluk amacıyla gizli bilgileri temin etmek" ve "siyasi veya askeri casusluk amacıyla gizli kalması gereken belgeleri açıklamak" suçlamaları ile yargılanırken, AYM kararıyla tahliye oldu ve selameti yurt dışına kaçmakta buldu.
MİT TIR'ları operasyonunun FETÖ mensupları tarafından 17-25 Aralık Darbe Girişimi'nin bir devamı olarak tezgahlandığı artık biliniyor.
Konu, MİT TIR'larının ne taşıdıkları ve kime ya da kimlere götürdüklerinden çok, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Türkiye'yi yönetenleri ve tabii ki Türkiye'yi zor duruma düşürmeye çalışmakla alakalıydı.
Bu açıdan bakıldığında MİT TIR'ları operasyonu da tıpkı 7 Şubat, Gezi Olayları, 17-25 Aralık, 6-8 Ekim ve son olarak 15 Temmuz'da yapılmaya çalışılandan farklı bir şey değildi.
Konu ile ilgili olarak, 'yurtseverlik' konusunda mangalda kül bırakmayan ve ama Can Dündar'a da cansiperane şekilde sahip çıkanların cevaplaması gereken soru ise şu:
Türkiye'yi zor duruma düşüreceği ümidiyle yaptığı haberleri, Suriye meselesine doğrudan müdahil olan ABD'de, 'Yapmamız gerekeni yaptık' şeklinde takdim eden kişiye, 'vatan haini' ya da 'casus' dışında ne denebilir?..
Bu arada, neden ABD ve başka ülkelerin yaptıklarını makul, Türkiye'ninkileri haddi aşmak olarak değerlendirdikleri üzerine de biraz düşünürler belki...