Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 25 Kasım 2016

Teker teker gelin...

Avrupa Parlamentosu'nun can sıkıcı kararı, Adana'daki terör saldırısı ve Suriye'deki şehitler, Merkez Bankası'nın Doların ateşi söndürmek niyetiyle aldığı söylenen 0.50 puanlık faiz artışı...
Üst üste gelen dertlere, 'teker teker gelin' diyecek halimiz yok...
Dertler gelecek ve bizler göğüs gereceğiz Cenab-ı Hakk'ın yardımıyla.
Türkiye olmanın gereği bu.
Beklendiği gibi oldu.
Avrupa Parlamentosu dünkü oturumunda AB ile Türkiye arasındaki müzakerelerin geçici bir süre dondurulması şeklinde bir tavsiye kararı aldı. Hukuki olarak herhangi bir anlamı olmasa da, Avrupa Konseyi ve üye ülkelerin referans alabilecekleri bir karar bu.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın da vurguladığı gibi, aslında Türkiye açısından kıymeti harbiyesi olmayan AP kararının sebebi olarak da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ortaya çıkan OHAL ile ilgili uygulamalar gösterilmiş. Üyelik müzakerelerinin yeniden başlayabilmesi için de, OHAL uygulamasının kaldırılması gerektiği belirtilmiş.
Kararın komik sayılabilecek tarafı ise, metinde 'Avrupa Birliği ve Avrupa Parlamentosu'nun darbe girişimini güçlü bir şekilde kınadığı ve Türkiye'nin sorumluları yargılama hakkının meşru olduğu' vurgusuna yer verilmesi.
Yani 'darbe girişimini kınıyor, sorumlularını yargılama hakkınıza saygı duyuyor ama doğru olanları yaptığınız için de sizi cezalandırmaya çalışıyoruz' denilmek istenen bir Avrupa Parlamentosu kararı ile karşı karşıyayız.
Avrupa Birliği mensubu herhangi bir ülkede 15 Temmuz benzeri bir kalkışma yaşansa ve aynı bizde olduğu gibi neticelenseydi ne gibi tedbirlere başvurulurdu, tahmin edebilmek güç. Yine bizde olduğu gibi uzunca bir sınır hattı ve içeriden terör tehdidi ile karşı karşıya kalsalardı, neler yapabileceklerini de bilemeyiz.
Bildiğimiz şey, Avrupalılara bütün bunları anlatıp empati yapmalarını beklemenin anlamsız olduğu.

Talkın ve salkım...

Kasım 2015 ve Temmuz 2016'da yaşanan terör saldırıları sebebiyle Fransa'nın tam da bizdeki eski sıkıyönetim uygulamalarını hatırlatacak şekilde olağanüstü halle idare edildiği malum.
Bunun AB içerisinde sorun teşkil etmek yerine desteklendiği de...
Ancak, Fransa'nın yaşadıkları ile mukayese edilmeyecek derecede büyük problemlerle boğuşan Türkiye'nin aldığı sıradan tedbirler bile adamların canını fena sıkıyor.
Türkiye'nin mücadele etmekte olduğu terör örgütlerine yardım ve yataklık etmekten kaçınmıyor Avrupalılar.
Bir yandan da terörle ilgili mevzuatımızı ellerinden geldiği ölçüde yumuşatmak derdindeler.
15 Temmuz öncesi zaten alışkın olduğumuz bu uygulamalarına, belli ki artık FETÖ ile mücadele konusunu da eklemiş durumdalar. Meselenin dönüp dolaşıp geldiği yer aynı. Önemli olan, Türkiye'nin mümkün olduğu kadar zayıf ve kırılgan bir biçimde tutularak, kendisinden istenenleri yapacak bir hale getirilmesi. PKK, DHKP-C ve FETÖ gibi terör örgütlerinin Türkiye'ye boyun eğdiremeyeceğini onlar da biliyorlar aslında. Ancak, terör olaylarının Türkiye'nin yürüyüşünü zayıflatmasını umuyorlar en azından.
15 Temmuz'un neticesini adeta nefeslerini tutarak bekleyip, sonunda üzgün bir şekilde devletimizin yanında yer aldıklarını unutmamak gerek.
15 Temmuz başarılı olsaydı bütün batılıların memnun olacaklardı yani.
Avrupa'nın 'aleme verir talkını, kendi yutar salkımı' usulü ile çalıştığını biliyorduk zaten. Umarız içimizdeki yandaşları da anlarlar artık...