Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 21 Kasım 2016

Şimdi AB düşünsün...

Meşhur hikayedir:
Komşusuna olan borcunun vadesi gelmiş olan birisi, evinde sıkıntı içerisinde dolaşıp durmaktadır.
Durumu bilen hanımı, pencereyi açıp karşı komşuya seslenir ve kocasının vadesi gelmiş olan borcunu ödeyemeyeceğini söyler.
Sonra da kocasına dönüp:
'Şimdi rahat edebilirsin, artık o düşünsün' der.
Tam olarak aynı durum değil belki.
Ancak Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, Pakistan-Özbekistan dönüşü AB konusunda yaptığı açıklamadan sonra düşünme sırasının AB ülkelerine geldiği anlaşılıyor.
İngiltere'nin Birlik'ten ayrılma kararı sonrasında, Fransa, İtalya ve başka bazı AB üyesi ülkelerden yükselen ayrılma yanlısı talepleri hatırlatan Cumhurbaşkanımız, Türkiye'nin kendisini rahat hissetmesi ve 'Benim için varsa yoksa Avrupa Birliği' dememesi gerektiğini vurguluyor.
Meselenin ve gelinen noktanın özeti de Cumhurbaşkanımızın şu cümlelerinde: "Avrupa Birliği, Türkiye olarak bizi tam 53 yıldır oyalıyor.
Böyle bir şey olabilir mi?.. Hakeza vize noktasında da Latin Amerika ülkelerine vize serbestisi var ama Türkiye'yi hala oyalayıp duruyorlar. Geçen gün arkadaşlarla da konuştuk. Yıl sonuna kadar sabredelim, yıl sonuna kadar oldu, oldu... Yoksa biz bu geri kabulü falan, bu dosyayı kapatalım..." Konuyla ilgili olarak Hükümet'ten gelen açıklamalar da aynı yönde.
AB'nin oluşturmaya çalıştığı algı operasyonu karşısında tezlerini savunmaya devam edecek olan Türkiye'nin, eleştirilere aynı tonda, aynı sertlikte cevap verme kararlılığı bunun göstergesi.
Hemen her konuda muhataplarının memnuniyetini gözeten, sürekli olarak alttan alan, durumu idare etmeye çalışan ve bu arada 'Kan kusup kızılcık şerbeti içtim' diyen Türkiye yok artık.
Şimdi oyunun kurallarını bilerek oynayan bir Türkiye var.
Muhataplarına ve içerideki gönüllü-gönülsüz uzantılarına da sık sık oyunun kurallarının ne olduğunu hatırlatmak zorunda kalan bir Türkiye bu.

Artık yeter!..

Bir yandan Türkiye'yi alacakmış gibi yapıp şartlar dikte etmeye çalışıyor ve bu arada ülkemizi zayıflatabilmek ümidiyle terör örgütlerine destek sağlıyordu Avrupa ülkeleri.
Birliğe kabul edilme arzusunun bütün bu olup bitenlere göz yumulmasını sağlayacağını düşündükleri için de son derece rahat davranıyorlardı.
Ancak, PKK yanında FETÖ'ye yönelik koruyucu ve kollayıcı tavırlarının zirve yaptığı noktada Türkiye'den gelen 'Artık yeter' sesi, durumun değiştiğini anlamalarını sağlamış durumda.
Kendi topraklarında terörün t'sine bile tahammül edemezlerken, ülkemizin teröre karşı mücadelesini güya demokrasi ve ifade hürriyeti gibi kavramlarla itibarsızlaştırma çabalarının artık alıcısı kalmadığını da anlamış gibiler.
53 senedir, şartları bizden çok daha kötü olan birçok ülkeyi rahatlıkla bünyesine katarken, binbir bahaneyle bizi oyalama taktiği güden Avrupa Birliği'nde de ateşin bacayı sarmaya başladığı anlaşılıyor.
Halen bazı çatlak sesler geliyor olsa da Türkiye'nin kararlı duruşunun ne manaya geldiğini anlamış durumdalar ve belli ki şimdi buna bir çözüm bulmak için kafa yoruyorlar.
Dünya çapında oynanmakta olan büyük oyunun aktörlerinden birisi olan AB, ciddi şekilde kan kaybetmeye başladığına göre, Türkiye meselesini artık ciddiyetle düşünmek durumunda.
Yani, bırakalım artık AB düşünsün...