Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 7 Ekim 2016

Doğru olan kazanır...

'Musul'u DEAŞ'den kurtarsak mı, kurtarmasak mı?' gündemin en önemli sorularından birisi. Görünürde herkes bu işin yapılmasını istiyor. Ama herkes bu işin menfaatlerine uygun olmasını da istiyor.
Ülkeleri yolgeçen hanına dönmüş Iraklı yetkililerin Türkiye söz konusu olduğunda takındıkları 'milliyetçi tavır' göz yaşartıcı.
Binlerce kilometre ötelerden iç işlerine karışan Koalisyon güçlerini baş tacı ediyor, ancak Türkiye'nin bölge istikrarı için atmaya çalıştığı adımlardan rahatsız oluyorlar. Irak'ın geleceğinden çok, etkilerine açık oldukları mihrakların emellerini düşünüyor gibiler.
Suriye meselesi ortaya çıktığından beri Türkiye'nin dile getirdiği tezlerin haklılığı, gittikçe daha net olarak ortaya çıkıyor. Fırat Kalkanı Harekatı da, ülkemizin müdahil olması halinde bazı problemlerin nasıl kolaylıkla çözülebileceğinin göstergesi. Yıllardır yapılamayanın kısa sürede yapılabilmesi, Musul başta olmak üzere bölgedeki diğer sıkıntıların çözümü hususunda yol gösterici bir formül.
Ancak müdahil ülkelerin ve uzantılarının hesap ve beklentileri farklı olduğu için, Türkiye'nin bölge ülkelerinin bütünlükleri üzerinden istikrarı sağlamaya yönelik teklifleri karşılık bulmuyor.
Ortalığın iyice karışmasını istiyor birileri ve bu sebeple işin içine bölgede bulunan terör örgütlerini de dahil ederek çözümsüzlüğün ilanihaye sürmesini temin etmeye çalışıyorlar...
Hadiseleri düz olarak okuduğumuzda, bölgedeki aktörlerin ve onları yönlendirenlerin makul olanı değil, menfaatlerine uygun olanı gerçekleştirmeye çalıştıklarını görüyoruz. Makul olanı isteyen ve bunu gerçekleştirmeye çalışan Türkiye, doğru söylediği için dokuz köyden kovulmaya çalışılıyor adeta.
Suriye'nin karışmasından sonra bölgede yaşananlar, doğrudan bölgeye gelemeyenlerin uzaktan kumanda ile işlerini görmeye çalıştıklarını gösteriyor. Doğruları savunan ve yapan Türkiye ise kumanda eden ve edilenler tarafından hoş karşılanmıyor. Yakın dönemde içeride ve dışarıda karşılaştığımız birçok problem de bunun göstergesi zaten.

TİYATRO GİBİ...
Son gelişmeleri anlayabilmek için vaktiyle Kobani'de olup bitenler önemli.
Kuşatma sırasında PKK, HDP, PYD, YPG hep birden "Kobani'yi kurtarın" diye bağırıyorlardı. Ancak, Kobani'yi kurtarma girişimlerine de karşı çıkıyorlardı. Bir tiyatro oynanıyor gibiydi.
Kobani'yi savundukları söylenen YPG'lilere, yani aslında PKK'ya ağır silahlar verilmesi, önerebildikleri tek çareydi. Savunma için yeteri kadar insan olup olmadığı bir yana, bu silahların Türkiye'ye karşı kullanılıp kullanılmayacağı konusu da, tartışmalıydı. Daha önce bin 500 militanla 40 bin Iraklı askerin terk ettiği Musul'u ele geçiren IŞİD'in (DEAŞ) Kobani kuşatması da, yeteri kadar ilgi çekiciydi zaten.
Koalisyon uçakları günlerce güya DEAŞ'ı bombalıyor, ama kuşatma bir türlü kırılamıyordu.
Türkiye Hükümeti'nin, Kobani'ye destek olmayı da içeren 'yurt dışına asker gönderme' tezkeresi oylamasında HDP'nin red oyu kullanması, işin içinde başka hesaplar olduğunu gösteriyordu.
Türkiye, peşmergeleri de seferber ederek Kobani kilidini açmayı başardığında, önemli bir güç olarak lanse edilen PYD/ YPG'nin aslında kağıttan kaplan olduğunu göstermiş oldu. Şimdi de aynı şey ÖSO ile yapılıyor.
Doğruyu söylediğimizi, doğruyu yaptığımızı bilenler biliyor. Bölgenin geleceğini ipotek altına almak için oluşturulan kukla örgütler ve onları güdenler ne yaparlarsa yapsınlar, doğru olan kazanacaktır...
Cenab-ı Hakk doğruların yardımcısıdır çünkü...