Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 27 Eylül 2016

Mızıkçılık etmeyin!.

Araştırmalar sürdükçe afişe olan FETÖ mensuplarının sayısı artıyor. Böylelikle çok sayıda kişinin birbirleriyle temas halinde ciddi ciddi bir paralel devlet yapılanması oluşturmaya, tabir caizse devletçilik oynamaya soyunduklarını anlıyoruz.
FETÖ/PDY mensuplarının devletten ne anladıklarını, 15 Temmuz gecesi TRT ekranlarından silah zoruyla okuttukları bildirinin bir cümlesi sayesinde öğrenmiştik:
"Uluslararası sistemle uyumlu, söz dinleyen bir Türkiye" istiyorlardı...
Bu zevatın devletçilik oynamanın ve ardından askeri darbeye kalkışmanın ciddi bir faturası olduğunu biliyor olmaları gerekirdi. Ama anlaşılan yeterince öğrenmemiş olmalılar ki, fatura ödemeye sıra geldiğinde mızıkçılık ediyor, "tamam, bir şeyler yapmaya kalkıştık ama bunun bedeli bu kadar ağır olmamalıydı" diyorlar.
Bu çabalarında yalnız olmamaları da ilgi çekici. Bekleneceği gibi dışarıdan ve içeriden teşvikçileri de bu koroya eşlik etmekte kusur göstermiyor.
Sureta haktan gözüken bazıları, darbe girişimine karışan ya da bu işin sorumlusu olan örgüte yardım ve yataklık edenlerle ilgili işlemlerin aşırıya kaçtığı şeklinde bir hava oluşturmaya çalışıyorlar.
Konu ile ilgili olarak algı inşa etme peşinde olan bu kesim, FETÖ ile mücadelede kurunun yanına yaşların da muhatap alındığı, bunun telafisi güç zararlar doğurabileceği temelinden hareket ediyor. Kısmen haklılık taşıyan bu temelden hareket ederek, söylemeleri beklenen 'daha dikkatli olunmalı' sözü yerine de, bu tür çalışmaların derhal durdurulması gerektiği tezine sarılıyorlar.
Bu, dış dünyada da benzerine sıklıkla şahit olduğumuz: 'FETÖ mensupları, bir işi beceremeyip yüzlerine gözlerine bulaştırdı.
Bırakın derlenip toparlansınlar ve ileride benzer bir girişimi tekrar yapabilecek hale gelsinler' tavrının değişik bir versiyonu. Birtakım parlak cümleler ardında gizleyerek söylüyor olsalar da, ne istediklerinin çok iyi farkındalar. Aynı şeyin toplumun hemen tamamı tarafından fark edildiğini ise pek hesaba katmıyorlar.

Keşke olmasa, ama...

'Kurunun yanında yaşın da yanması' ya da 'at izinin it izine karışması', keşke olmasa diyeceğimiz bir hal. Ortaya çıkabilecek mağduriyetleri mümkün olduğu kadar engelleyebilmek için birtakım mekanizmaların oluşturulduğunu ve mağdur edildiklerini iddia edenlerin buralara başvurmaya başladıklarını, biliyoruz. Bildiğimiz başka bir şey de, bazı çevrelerin bu süreci sulandırma girişimleri.
Suçüstü yakalanmış kişilerin 'at izini it izinden ayırma' çabalarına sekte vurma çabalarının, sadece evrak kalabalığına sebep olmaktan öteye geçmeyeceği söylenebilir. Çalışmalar siyasi otorite tarafından belirlenen kriterlerden hareketle yürütüldüğüne göre, haksız müracaatların bir anlamı da olmayacaktır zaten.
Mesele sadece doğruyu yanlıştan ayırma çabalarını akamete uğratmak için ilgili makamları meşgul etmeye çalışmak şeklinde karşımıza çıkmıyor.
Esas sıkıntı, 'kurunun yanında yaşlar da yanıyor' veya 'at izi it izine karışıyor' diyerek, FETÖ mensuplarını kamudan arındırma çabalarını durdurma ya da zaafa uğratma derdinde olanlar.
Ancak bütün yaşananlardan sonra bu süreci durdurma ya da sulandırmaya çalışmanın bir faydası olmayacaktır.
Kendilerinden emin ve rahat bir şekilde hareket ettikleri anlaşılan FETÖ mensupları, arkalarında bıraktıkları izler sayesinde kesilen faturayı ödeyecekler.
Mızıkçılık etmenin kimseye faydası yok yani...