Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 29 Ağustos 2016

Kervan yürüyor...

Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün yapılmasından vaz geçilmesi, Gezi Olayları sırasında üç-beş ağaç bahanesiyle ortalığı yakıp yıkan ve yağmalayanların taleplerinden birisi idi. 17- 25 Aralık Darbe girişiminde hedefe konulanlar arasında, Türkiye'nin prestij projelerinin birçoğunun ve bu arada Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün yüklenicisi de vardı.
7 Haziran Seçimleri sonrası, ümide kapıldı köprü karşıtları.
O seçimlerde AK Parti'nin tek başına iktidara gelebilecek oy alamamasından üzerine, "3. Köprü artık 2 beton kuleden, Kuzey Marmara Otoyolu ise asfalt izinden ibarettir" diyorlardı. Türkiye'yi uluslararası sistemin söz dinleyen uyumlu bir üyesi haline getirebilmek için yapılan 15 Temmuz darbe girişimi başarılsaydı, durum ne olurdu, bilmiyoruz. Ama elhamdülillah, Türkiye'nin yüz akı projelerinden birisi olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü açıldı.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün muhteşem açılışı ile ilgili olarak Mimarlar Odası nam kuruluş adına yapılan açıklamada 'Bir katliamın kutlaması yapılıyor' denilmiş.
Açıklama Mimarlar Odası'ndan gelince, 'köprünün mimarisini mi sevmemişler acaba' diye düşünüyor insan öncelikle.
Ama hayır, Mimarlar Odası'nın derdi, daha proje aşamasından itibaren durdurmak için uğraştıkları köprünün kendisi.
Bahaneleri de köprü ve bağlantı yolları sebebiyle kesilen ve bir kısmı da taşınan ağaçlar. Oysa kesilenin en az beş misli ağaç dikileceğini ve zaten bunlardan çoğunun da dikildiğini, biliyorlar.
Yeni hizmete giren ve muhtemelen kısa bir süre içinde büyük bir açığı kapatmaya başlayacak olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün olmadığı bir İstanbul'u şimdilik düşünebiliriz herhalde. Ancak Marmaray'ın, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün ya da 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nün olmadığı bir İstanbul düşünebilir misiniz?..

Müzmin muhalifler...

Birçok özelliği yanında Yap-İşlet- Devret usulü ile ve yerli finans kaynakları ile kotarılmış muhteşem bir eser olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne muhalefet edenler, daha önceki muhalifleri akla getiriyor.
1970 Şubatı'nda temeli atıldığı günlerde Boğaziçi yani 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne ve 1986'da temeli atıldığında da Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne de karşı çıkanlar vardı.
'Boğaz'a köprü, Türkiye için lükstür, önce Zap Suyu'na köprü yapalım' diyenleri saymaz isek, Boğaziçi Köprüsü'ne karşı çıkanların ana argümanlarından birisi, 'ilk köprüyü yapmanın diğer köprüleri de tetikleyeceği' görüşüydü.
Gittikçe gelişen İstanbul gibi bir metropolü, Sirkeci-Harem arasındaki arabalı vapurlara mahkum etmenin yanlış, dolayısıyla köprünün ciddi bir ihtiyaç olduğunu ve eğer gerekirse ikincisinin, hatta üçüncüsünün de yapılması gerekeceğini, onlar da biliyordu aslında. Ama maksat muhalefet etmekti ve tabii ki ülkenin gelişmesini engelleyebilme gayretiydi.
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü için de kullanıldı benzer bahaneler. Boğazın altından İstanbul trafiğini rahatlatmak için yapılan Marmaray'ı durdurmak için de akla gelmedik yollar denendi ve proje mümkün olduğunca geciktirildi.
Avrasya Tüneli ve planlanan başka önemli projeler de halen benzer tavırlarla karşılaşıyor... Modern, laik ve çağdaş görüntüler arkasına saklanan birileri, ısrarlı bir şekilde gelişmeyi engellemek için çalışıyorlar...
İşin özeti ise şu: Birileri ne yaparlarsa yapsınlar; Kervan yürüyor...