Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 1 Temmuz 2016

Altı sene daha mı beklenseydi?..

İsrail, uluslararası kurallara göre aslında olmaması gereken bir devlet. Yok hükmünde yani.
Ama var.
Kendisini var eden anlaşmayı ortaya atan BM'yi bile takmadığı bilinen İsrail, yapmaması gereken birçok şeyi yapıyor ve böylelikle de olmaması gereken birçok durum ortaya çıkabiliyor.
Tıpkı Gazze'ye yönelik abluka ve benzeri başka şeyler gibi.
Türkiye ile İsrail arasında varılan mutabaka-tın aslında daha 2012- 2013'de hazır olduğu, sıklıkla dile getirilen bir argüman.
Bunlara göre, İsrail Türkiye'deki Gezi Olayı ve benzer gelişmeler sebebiyle frene basıp daha uygun şartlar sağlayabilme ümidi için bekledi. Ancak istediği gerçekleşmeyince mevcut duruma rıza göstermek zorunda kaldı ve mutabakat imzalandı.
İşte, Türkiye İsrail arasında sağlanan bu mutabakatla ilgili tartışmalar sürüyor. Mutabakatın gerçekleşmesinde Doğu Akdeniz doğalgazının Avrupa'ya Türkiye üzerinden nakledilmesi ihtiyacının büyük rol oynadığı da kanaatler arasında.
Söz konusu doğalgazın sadece Gazze'nin değil, Mısır, Gazze, İsrail, Lübnan, Suriye, Kıbrıs ve Türkiye'nin ortak doğalgazı olduğunun altını çizdikten sonra diğer konulara bir göz atmakta fayda var.
Daha fazla, mesela bir altı sene daha bekleyebilir ve bu süreçte Türkiye ile ilişkilerinin normalleşmemesi sebebiyle daha fazla sıkıntı çekeceğini varsaydığımız İsrail'in ablukadan tümüyle vazgeçmesini hayal edebilirdik .
Bu süreçte Gazze halkının daha fazla sıkıntı çekmesi de çok problem olur muydu, bilmiyoruz.
Birçok kişi Gazze'deki durumun olduğundan çok daha kötü bir şekilde aktarıldığı kanaatinde ve bu belki de doğru.
Dünyanın en büyük Açıkhava hapishanesine sıkışıp kalmış iki milyona yakın insan, bir şekilde yaşıyorlar ve bu hali daha uzun süre devam ettirebilirler, bu fikirde olanlara göre.
Gazze'nin nasıl bir yer olduğu ve orada yaşamak durumunda kalanların ne ile karşı karşıya oldukları konusunda fikir sahibi olabilmek açısından. aşağıdakiler yeterlidir sanırım:

Gazze gerçekleri...

En büyük geçim kaynağı yurt dışında çalışanların akrabalarına gönderdikleri aylık 50-100 dolar düzeyindeki paralar olan Gazze'de işsizlik oranı % 50; 20-24 yaş arası gençler arasındaki işsizlik oranı ise % 58.
Yıkılan evleri nedeniyle 100 binden fazla insan akrabalarının yanında yaşamaya mahkûm.
Nüfusun yarısını 18 yaş altı çocuklar oluşturuyor ve 300 bin çocuk, bir yakınını kaybetme ya da bombardımanlar nedeniyle psikolojik sıkıntılarla karşı karşıya.
İsrail'in saldırıları sonucu ev, okul, cami gibi binaların yanı sıra binlerce dönümlük sera ve tarım arazisi yok edildiği için bölgede gıda sıkıntısı var.
Bölge ürünleriinin İsrail'in keyfi kısıtlamaları nedeniyle ihraç edilebilmeleri de adeta imkansız.
Gazze sularının % 85'inin balıkçılık amacıyla kullanılması da yasak.
Günde en fazla 8 saat elektrik verilebilen Gazze'de, hastanelerdeki cihazların sık sık arızalanması hayati riskleri arttırıyor.
Aynı durum diyaliz hastaları için hayati riskler getirmekte.
Kesintiler kuyulardan sağlanan temiz içme suyu teminini de olumsuz etkiliyor...
İki milyona yakın insanın bu şartlar altında yaşamaya mecbur bırakıldığı Gazze'de azıcık olsun düzelme sağlayabilecek bir mutabakat yerine, daha fazla beklemek ne kadar doğru olurdu, takdirlerinize sunulur...