Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 27 Haziran 2016

Tekrar güzeldir, ama...

'Et-tekraru ahsen velev kane yüz seksen' demiş eskiler. 'Tekrar güzeldir, yüz seksen kere söylense bile' manasına gelen bu söz, yalanların tekrarlanmasından bahsetmiyor tabii. Güzel olan, işitenlere faydası olacak doğru sözlerin tekrarıdır çünkü.
Ancak bu sözü değişik anladıkları için yalanlarını ufak tefek değişikliklerle yüz seksen kereden bile fazla tekrarlayanlar var.
Yalanlarını tekrarlamaları, işitenlerden bazıları inanabilir beklentisinden.
Söz gelimi PKK terör örgütünün siyasi sahadaki uzantısı olan partinin eş başkanları ve sözcüleri, sürekli olarak yalanlar söylüyorlar.
Bu yalanları sayısını kendilerinin bile unutacakları kadar tekrarlayıp durmaları, onlar açısından anlaşılabilir bir durum. Çünkü herhangi bir konuda doğru söyleyecek olurlarsa terör örgütünün hışmına uğrayacaklarını biliyorlar.
Terör örgütünün uzantısı olan siyasi parti mensuplarının 'demokrat, çağdaş, barışçı... oldukları', sıklıkla tekrarlanan yalanların başta gelenlerinden.
Terör meselesinin halli için atılan adımları geçersiz hale getirenlerin kendileri değil başkaları olduğu da bu parti mensupları tarafından sıkça söylenen yalanlardan birisi.
Gelişmelerin tamamı kamuoyunun bilgisi dahilinde gerçekleştiği için barış masasını kimin tekmelediğini ve 'Barış Süreci'nin nasıl bitirildiğini, hepimiz gibi bu siyasi partinin mensupları da çok iyi biliyorlar.
Ancak gerçeği ifade etmek işlerine gelmediği için, süreci hükümetin ve hatta doğrudan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bitirdiği yalanına sarılıyorlar.
Terör örgütünün Temmuz 2015 sonrası tırmanan saldırılarının ve ardından başlatılan çukurlu, barikatlı öz yönetim girişiminin suçlusu da yine başkaları onlara göre.
Terör saldırılarına karşı devletin cevap vermesi yanında, çukurlu barikatlı öz yönetim saçmalığına müdahalede bulunulmasını da kabahat olarak pazarlamak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Devlet çarkı...

Terör örgütünü destekleyen ve hatta düpedüz teröristlere silah taşıyabilecek kadar cüretkar olan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması ile ilgili süreç, yeni bir yalan dalgası başlatmalarına sebep oldu.
Daha önce yüksek perdeden 'kaldırın dokunulmazlıklarımızı' dediklerini unutup, bu yönde alınan karar aleyhine yalanlar üretmeye başladılar hemen. Tabii bu arada üst perdeden 'kuzu kuzu yargılanmayacağız' mesajları vermeyi de ihmal etmeden.
Bugünlerde de mahkemeleri çağrılmalarına rağmen gitmiyor ve bununla da övünüyorlar. Oysa sürecin nasıl biteceği tecrübe ile sabit:
Gitmezlerse götürülecek ve mutlaka yargılanacaklar... Devlet çarkı yavaş döner, ama bir döndü mü durmaz...
HDP yetkilileri ve onlarla beraber hareket edenler, gerçekte neler olup bittiği ve kendilerinin bu işlerdeki rolleri konusunda doğruları söyleyemeyecekleri için yalanlara sarılıyorlar. Dışarıdaki destekçileri de söylenenlerin yalan olduğunun farkında. Ama Türkiye'nin dik duruşunu engelleme yolunda güç birliği yaptıkları için bunu problem edinmiyorlar.
Bu hengamede yöneticilerimizin gittikçe daha da sertleştiklerini ve aslında terör örgütü ve HDP ne yaparsa yapsın bu kadar üzerlerine gidilmemesi gerektiğini söyleyenlerin varlığı da dikkat çekici.
İyi, doğru ve güzel olan şeylerin tekrarı, yüz seksen kere bile olsa güzeldir. Ama kötü, yalan ve çirkin olan şeylerin bir kez söylenmesine tahammül edebilmek bile güç...