Türkiye'den ve başka bazı ülkelerden 40'a yakın akademisyenin sunumları, unutulan, daha doğrusu unutturulan Kut Zaferi'nin üzerindeki örtünün kaldırılması yönünde atılan önemli bir adımdı.
Sempozyumun kapanış oturumunda, Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Ahmet Ağırakça'nın önce Türkçe ve ardından Arapça olarak söylediği:
"Kut'ül Amare 100 yıl sonra bizi sanki yeniden uyandırdı ve İslam dünyasının tarihini yeniden yazması için bir fırsat oldu" cümlesinin, çeşitli İslam ülkelerinden gelen katılımcılar tarafından ayakta alkışlanması, iki günlük sempozyumun belki de en heyecanlı anlarından birisiydi.
Ağırakça'nın altını çizerek söylediği şu sözlerin de heyecanla dinlendiğini kaydetmek gerek: "Osmanlı Devleti 1. Dünya Savaşı'nda bütün cephelerde galip gelmesine rağmen hükmen mağlup sayılarak toprakları pay edildi...
Eğer Osmanlı Devleti 625 yıl değil de 650 yıl sürseydi, bugün hem dünya haritası farklı olur hem de bu sıkıntılar olmazdı. Çünkü ümmetin çimentosu olan Hilafet kurumu devam eder, Batı emperyalizmi bizi parçalayıp, içimizden 50 tane devlet çıkaramazdı."
600 yılı yok saymak!..
29 Nisan akşamı, Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız'ın İstanbul'da düzenlenen Kut'ül Amare Zaferi'nin 100. Yılı kutlamasında yaptıkları konuşmalar da, bundan sonra 29 Nisan'ların çok daha farklı yaşanacağının müjdecisi.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Binlerce yıllık tarihi 1919'dan başlatan tarih anlayışını reddediyorum. Her kim ki son 600 yılımızı soyutlayıp eski Türk tarihinden Cumhuriyet'e atlıyorsa, o, milletimizin de devletimizin de hasmıdır" şeklindeki sözleri, tarihimizin zafer dolu günlerini unutturmak için gayret edenlere verilmiş açık ve net bir mesajdı.
Konuşmasında "Kut'ül Amare benim için Ortadoğu'nun Çanakkale Savaşı'dır" vurgusunu yapan Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun:
"Ya Kut'ül Amare kazanacak ya Sykes Picot" dedikten sonra sarf ettiği: "Gün gelir Kut'ül Amare ruhu kazanır" ifadesi de, birilerinin tüylerini diken diken etmeye kafi gelmiştir herhalde.
Mardin sizi bekliyor...
Bir ilçesinde problem olsa da, son derece güvenli bir yer olan Mardin'deki sükünet dikkat çekiciydi. Beraber dolaştığımız arkadaşlar ve esnaf, terör sebebiyle Mardin'e geliş gidişlerde ciddi bir azalma olduğunu ve ekonomik hayatın bundan olumsuz etkilendiğini vurguladılar.
Hepsinin ısrarla altını çizdikleri husus ise, şehirde güvenlik konusunda en ufak bir problemin olmadığı. Mardin'i ve güzelliklerini doya doya yaşayabilmek için en güzel mevsimde yaşanan bu hareketsizlik, üzücü. Mardinliler, başta hemşehrileri olmak üzere herkesi bu muhteşem güzellikle paylaşmak üzere şehirlerine davet ediyorlar. Bizden söylemesi...
