Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 30 Aralık 2015

Teröre karşı İslam ittifakı

Dünya İslam Mezhepleri Yakınlaştırma Birliği tarafından İran'da düzenlenen '29.Uluslararası Vahdet Konferansı' dün sona erdi. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez'in konferansta yaptığı konuşma, Müslümanların durumuyla alakalı ibret verici tespitlerle dolu. İslam dünyasında yaşanan mezhep çatışmalarına son verilmesi çağrısında bulunan Görmez'in konuşmasında yer alan şu sözler, olumsuzlukların giderilebilmesinin altın formülü adeta: "Hiçbir strateji, Müslüman kanının dökülmesini önlemekten daha değerli değildir. Hiçbir siyaset, Müslümanların parçalara ayrılarak birbirini katletmesini önlemekten daha önemli değildir." Yaklaşık iki milyarlık bir nüfusa sahip olan İslam Alemi, bir olup kendi yolunu kendisi tayin etmeyi düşünemiyor bile. Bunun yerine, çeşitli ülkelerin emperyal güçlerle kurdukları güya stratejik ittifaklar sebebiyle gelinen noktayı yine Mehmet Görmez'in sözleriyle ifade edelim: "Müslümanların izzet ve onuru tarihte hiç olmadığı kadar bugün bizzat birbirlerinin eliyle yok edilmektedir." İki milyarlık İslam Dünyası'nın yaşananlar üzerinde ciddi bir şekilde düşünüp taşınmaya ve bunun ardından da mutlaka derlenip toparlanmaya ihtiyacı olduğunda hemen herkes müttefik.
Ancak meselenin en önemlisi noktası bunun nasıl yapılabileceği. Tarih boyunca bu konuda atılmış ve maalesef gereği gibi netice alınamamış birçok girişim olduğu da biliniyor.
Ancak Başkan Görmez'in de belirttiği gibi, tarihin belki de hiçbir döneminde olmadığı kadar sıkıntılarla dolu günlerdeyiz. Karanlığın en yoğun olduğu zaman sabahın müjdecisi ise, içinde bulunduğumuz günler, Müslümanların akıllarını başlarına toplayıp, kendilerini ilgilendiren konularda önemli kararlar alabileceği günlerdir belki de...
Gerçek mi, kurgu mu?..
Aralık ortalarında Suudi Arabistan Kralı Suud bin Selman'ın inisiyatifiyle 34 İslam ülkesinin katılımıyla kurulan İslam İttifakı, öncelikle her türlü teröre karşı birlikte mücadeleyi esas alıyor olsa da; gelişerek, Müslümanlar arasında vahdeti sağlayabilme açısından yeni bir ümit. İran, Irak ve Suriye'nin katılan ülkeler arasında bulunmayışı sebebiyle, Sünni bir ittifak olmakla itham edilen kuruluşun, zamanla adı geçen ülkeler de dahil bütün İslam ülkelerini kapsayabilecek bir hale gelebilmesi mümkün. Amaç İslam ülkelerini doğrudan ve dolaylı olarak tehdit eden her türlü terörle mücadele olduğu için, bu konuda atılacak adımlar terörü kendi menfaatleri için kullanan ülkeleri açığa çıkaracaktır. Bunlar belli olduğunda da, onlarla işbirliği yapan ülkelerin bu ülkelerle olan temaslarının asgariye ineceğini varsayabiliriz. Türkiye'nin de içinde bulunduğu ittifak, başarılı olur ve fitneleriyle Ortadoğu'yu kan gölüne döndüren güçlerin ipliğini pazara çıkarırsa, rahat bir nefes alırız inşallah. Çünkü bölgede atılan ve atılacak olan birçok emperyal hesap, mahiyet ve hedefleri ciddi şekilde tartışmalı olan birtakım terör örgütlerinin varlığı ile bağlantılı olarak yapılıyor.
Dünyanın sayılı güçlerinin mücadele ettiklerini söyledikleri bu örgütlerin ciddi şekilde bir zarar görmüyor oluşları da, kurgu olup olmadıkları sorusunu akla getiriyor... İslam İttifakı'nın Putin'in canını çok sıktığını da hatırlatalım...