Ancak meselenin en önemlisi noktası bunun nasıl yapılabileceği. Tarih boyunca bu konuda atılmış ve maalesef gereği gibi netice alınamamış birçok girişim olduğu da biliniyor.
Ancak Başkan Görmez'in de belirttiği gibi, tarihin belki de hiçbir döneminde olmadığı kadar sıkıntılarla dolu günlerdeyiz. Karanlığın en yoğun olduğu zaman sabahın müjdecisi ise, içinde bulunduğumuz günler, Müslümanların akıllarını başlarına toplayıp, kendilerini ilgilendiren konularda önemli kararlar alabileceği günlerdir belki de...
Gerçek mi, kurgu mu?..
Aralık ortalarında Suudi Arabistan Kralı Suud bin Selman'ın inisiyatifiyle 34 İslam ülkesinin katılımıyla kurulan İslam İttifakı, öncelikle her türlü teröre karşı birlikte mücadeleyi esas alıyor olsa da; gelişerek, Müslümanlar arasında vahdeti sağlayabilme açısından yeni bir ümit. İran, Irak ve Suriye'nin katılan ülkeler arasında bulunmayışı sebebiyle, Sünni bir ittifak olmakla itham edilen kuruluşun, zamanla adı geçen ülkeler de dahil bütün İslam ülkelerini kapsayabilecek bir hale gelebilmesi mümkün. Amaç İslam ülkelerini doğrudan ve dolaylı olarak tehdit eden her türlü terörle mücadele olduğu için, bu konuda atılacak adımlar terörü kendi menfaatleri için kullanan ülkeleri açığa çıkaracaktır. Bunlar belli olduğunda da, onlarla işbirliği yapan ülkelerin bu ülkelerle olan temaslarının asgariye ineceğini varsayabiliriz. Türkiye'nin de içinde bulunduğu ittifak, başarılı olur ve fitneleriyle Ortadoğu'yu kan gölüne döndüren güçlerin ipliğini pazara çıkarırsa, rahat bir nefes alırız inşallah. Çünkü bölgede atılan ve atılacak olan birçok emperyal hesap, mahiyet ve hedefleri ciddi şekilde tartışmalı olan birtakım terör örgütlerinin varlığı ile bağlantılı olarak yapılıyor.
Dünyanın sayılı güçlerinin mücadele ettiklerini söyledikleri bu örgütlerin ciddi şekilde bir zarar görmüyor oluşları da, kurgu olup olmadıkları sorusunu akla getiriyor... İslam İttifakı'nın Putin'in canını çok sıktığını da hatırlatalım...