Tarihi 9 Ekim 2009

Futbolun halleri

Her hafta forma renginin damarlarımızı saran sıcaklığını duyumsamak için koşuyoruz dizi dizi insan topluluklarının biriktiği yere... Mevsim yaz kış da olabilir ne gam...
Anlıyoruz; Bu krizde kriz miriz dinlemeksizin bütün büyük paralar, aklımızı donduracak paralar onlara, futbolculara veriliyor. Yakıcı güneş ya da kar yağmur altında başka ya da daha doğru bir deyişle "Yağmurladaaa / çamurlardaaa" Savaş zamanları korunan kalelerden alıyor miladını çim sahadaki kaleler. Ama artık top tüfek, mancınık yağ kazanlarına ihtiyaç yok. Onun yerine dizginlenemez ilahi arzularımızın karşılığı ince öbstrüksiyonlar, hafif yollu itmeler, topu iğne deliğinden geçiren incelikleri var futbolcuların. Tünelin önünde göründüklerinde başlıyoruz onların aldığı trilyonları helal ettirmeye; "Alemin kralı geliyooooor geliyoooor geliyooooor..." İştah kabarıyor o paranın kokusuyla...
Birbirlerini acımasızca yerin dibine batıran yazarlar, futbolcusunu acımasızca eleştiren antrenörler, TV'de yerden yere vurulan hakemler ve bunu yapan tv yorumcuları, federasyon yarışında önde olmak ve kalmak isteyen zevat hep bu enerjiden besleniyor. O kravatlı ve parlak görünümlü beylerin TV kanallarında programın -ve gecenin ilerleyen saatlerinde- komik giysili hokkabazlar gibi ne şaklabanlıklar yaptığını, öfkelerini ortaya döktüklerinde görüyorsunuz.
İşte o anda başlıyor taraftarın gönlünden kopup gelen 'saldırma' dürtüsünün halleri!!! Başkanını korumak isteyen mi istersiniz, kollanmadığı için kulüp yönetimine ateş püsküren, dernek yöneticisi olup koltuk altı prensliğine soyunan, bir büyük tarihten pay isteyen, istediği payı alamadığı için aynı tribünü paylaştığı insanları paralayan mı?
Baba Hakkı 1946'da oynanan bir Beşiktaş-Karagümrük maçında tribünlerin önüne gitmiş ve şöyle demiş; 'Çıkın dışarı!' Gak guk edecek olmuş tribündekiler; kanatlarını açmış Baba bir kartal gibi; 'Çıkın dedim!' Boşalmış tribünler... Sonra dönmüş maçın hakemine; 'Buyrun beyefendi maçı oynatabilirsiniz!' Baba Hakkı; geldiysen üç kere vur!