Mehmet Çetingüleç

MEHMET ÇETİNGÜLEÇ

Tarihi 18 Kasım 2013

Yeni bir Türkiye haritası mı?

Başbakan Erdoğan, "100 yıl önce
bu topraklarda adeta cetvelle
sınırlar çizildi. Ama bizim
muhabbetimize sınır çizemezler"
dedi.
Barzani,
"Kardeşliğimizle
vatanımızı birleştirme
zamanıdır"
diye karşılık
verdi.
Açıklamalar, Erdoğan-
Barzani
zirvesinden çıkan 4
maddelik mutabakat metni
ile desteklendi:
Kürt petrolünün Türkiye
üzerinden
Avrupa'ya
akıtılması,
Kuzey Irak'la
iki yeni sınır
kapısı açılması,
çözüm
sürecinde
işbirliği ve
PYD ile ortak
mücadele.
Sözler ve kararların anlamı açık:
Türkiye ile Kuzey Irak siyasi ve
ekonomik yönden birleşiyor.

***

Yeni dünyada ülkelerin sınırlarını
belirlemeye çizilen haritalar yetmiyor.
Ulaştığınız, etkilediğiniz, güç birliği
yaptığınız yerler sizin oluyor.
Avrupa Birliği gibi 28 ülkeyi tek
bayrak altında toplayan ruh da, güçleri
birleştirip refahı artırma isteğinden
kaynaklanıyor.
İşte Barzani ile yapılan anlaşma ile
hem Türkiye, hem Kuzey Irak'ın
haritaları genişliyor.
Ekonomileri güçleniyor.
Türkiye, haritasında çizili sınırlardan
çok daha geniş bir coğrafyayı kapsama
alanına alıyor.
Barzani'ye "Vatanımızı
birleştirme zamanıdır"
sözünü
söyleten işte bu ruhun hayata
geçirilmesidir.
Türkler'le Kürtler'in geçmişten
daha güçlü ve daha bilinçli bağlarla bir
araya geldiği yeni bir Türkiye
kuruluyor...

***

Barzani "yeni Türkiye" ile entegre
olmayı onayladı.
Peki Suriye sınırımızdaki Kürt
bölgesi de ilerleyen zaman içerisinde
Türkiye ile entegre olabilir mi?
PYD'nin başındaki Salih Müslim,
yeni süreci yönetmekte hata yapıyor.
Tıpkı bağlantıda olduğu
Kandil'dekiler gibi.
Türkiye'ye iki kez çağrılıp
uyarıldığı halde, barış sürecini,
kardeşçe yaşama isteğini yeterince
ciddiye almıyor.
Bunun yerine Avrupa ülkelerini
ziyaret edip, Türkiye'yi şikayet etme
gibi tehlikeli oyunlar oynuyor.
İşte bu yüzden Türkiye nezdinde
itibarını giderek yitiriyor, dolayısıyla
Barzani tarafından da ciddiye
alınmıyor.
Ayrıca, hem Türkiye ile iyi ilişkiler
kuruyormuş gibi görünüyor, hem de
Esad yönetimi ile bağlantısını
kesmiyor. Aksine, Esad'ın askeri gibi
davranıyor.
Bu durum Türkiye'nin tepkisini
çekiyor.
Başbakan Erdoğan'ın
"Zalimlerin sofrasında yemek
yiyenlerden olmayacağız"
sözüyle
PYD'yi kastettiği belirtiliyor.

***

Gelelim BDP'ye.
BDP, Başbakan'ın Diyarbakır
çıkarmasından rahatsız oldu.
Dahası, yıllarca adından hayranlıkla
söz ettikleri Barzani'ye bile tepki
gösterdiler.
Ama Diyarbakır Meydanı'nın
dolmasını engelleyemediler.
Aslında BDP'yi anlamak lazım.
Çünkü barış süreci başarıya
ulaştığında, sırtını silahlara dayayarak,
korkutarak siyaset yapma dönemi
geride kalacak.
Bölge halkı bilinçlenecek.
Korkuyla değil, özgür iradesiyle oy
kullanmaya başlayacak.
Yani;
Güneydoğu'ya da demokrasi
gelecek...