Önce Bağdat yumuşama sinyalleri
verdi.
Sonra Bağdat Büyükelçimiz devreye
girdi. Diplomatik ilişkilerin
yeniden başlatılması için
altyapı hazırladı.
Irak Dışişleri Bakanı
Zebari 24 Ekim'de
Türkiye'ye geldi.
Tam 17 gün sonra
Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu bu ziyarete
karşılık verdi.
Sırada Irak Başbakanı
Maliki'nin Türkiye
ziyareti var.
Muhtemelen
Aralık
sonunda.
Ardından
Başbakan
Erdoğan'ın
Bağdat'a
gitmesi
bekleniyor.
***
Bu trafiğin sonunda iki ülke yeniden
"ortak Bakanlar Kurulu" yapma
noktasına gelecek.
Nedir bunun anlamı?
Ulaştırma, sağlık, dış ticaret,
bayındırlık ve iskan, tarım ve hayvancılık
konularında 2009 yılında imzalanmış 36
anlaşma askıdan indirilip yürürlüğe
sokulacak.
İki ülke "stratejik ortak" olma
noktasına doğru ilerleyecek.
***
Aslında Türkiye ve Irak arasındaki
ilişkileri durdurmak mümkün değil.
Çünkü Irak merkezi Hükümeti'nin
Türkiye'ye düşmanca tavır aldığı 3 yıllık
süreçte, Kuzey Irak yönetimi Türkiye ile
neredeyse entegre oldu.
Enerjiden altyapı yatırımlarına ve
bisküvi satışına kadar hemen her
alanda.
Irak'la Türkiye arasındaki 12 milyar
dolarlık ticaret hacmi, büyük
oranda Kuzey Irak'la
ticaretten kaynaklanıyor.
***
Peki Türkiye'nin Irak merkezi
hükümetiyle yakınlaşması Kuzey Irak'la
ilişkilere nasıl yansır?
Barzani Cumartesi günü Diyarbakır'a
geliyor.
Orada Başbakan Erdoğan'la görüşme
var.
Türkiye, sadece Irak merkezi
hükümetiyle değil, Kuzey Irak'la ilişkileri
de güçlendirecek.
Barzani-Erdoğan görüşmesi, Kuzey
Irak'la sadece ekonomik değil, siyasi
ilişkilerin güçlendirilmesini bakımından
da önem taşıyor.
***
Özetle, Türkiye-Irak ilişkileri hızla
rayına giriyor.
Türkiye olmadan Avrupa'ya
açılmanın da kendi içinde barışı
sağlamanın da zor olduğunu gören
Maliki Hükümeti, "gerekirse
Türkiye ile çatışırız" noktasından
"ortak Bakanlar Kurulu" toplama
noktasına doğru hızla ilerliyor.
Bu gelişmelerin bölgeye yansıması
büyük olacak.
Çünkü Başbakan Maliki'nin yanı sıra,
şii liderlerle de görüşen Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu'nun ziyareti suni-şii
çatışmalarını önlemek açısından da
önem taşıyor.
Bir başka ifadeyle;
Gerilim azalırken, Türkiye
Ortadoğu'da yeniden "oyun kurucu"
olarak ortaya çıkmaya başlıyor..."
