Mehmet Çetingüleç

MEHMET ÇETİNGÜLEÇ

Tarihi 27 Aralık 2012

Onu neden sevdiler?

Ölümü siyaset yelpazenin tüm kanatlarında ortak bir üzüntü yarattı.
Cumhurbaşkanı, Başbakan, muhalefet partileri içlerinde aynı acıyı hissettiler.
Çünkü o "sağduyu"nun sesiydi.
BDP ile ittifak yaparak Meclis'e girmişti, ama PKK'nın yörüngesinden kurtulamayan diğer arkadaşlarından farklı bir siyaset izliyordu.
Özgür iradesiyle politika üretiyordu.
Etnik temele dayalı ayrıştırma yerine "bütünleştirici" çözümler üzerinde duruyordu.
Türkiye'yi seven, Türkler'in ve Kürtler'in bir arada huzur içerisinde yaşamasını isteyen, gerektiğinde cesaretle öne çıkıp "silahlı mücadele"yi savunanlara kafa tutan, ama bunları yumuşak bir üslupla yapan bir siyasetçiydi...
***

Somutlaştırmak gerekirse...
BDP'lilerle ittifak yaparak Meclis'e girdikten sonra, silahların susması için şu açıklamayı yapmıştı:
"Çatışma ortamının bir an önce sivil alana dönüşmesi gerekir.
Bunun için üzerimize düşeni yapmalıyız..."
***

80 öncesi Ecevit kabinesinin Bayındırlık ve İskan Bakanı'ydı Şerafettin Elçi. Uzun siyasi yaşamı nedeniyle Güneydoğu'da yaşanan sorunlar ve çözüm yolları konusunda büyük birikim ve engin deneyime sahipti.
Bu yüzden "akil adam" olarak sözü dinleniyordu.
Milletvekili seçildikten parlamentoyu protesto edip Diyarbakır'da kalma kararı alan BDP'lilere karşı çıkmış, Meclis'e geri dönüşte etkili olmuştu.
Bir kanaat önderi olarak dağdakilere silah bıraktırmak için şu çağrıyı yapmıştı:
"Kürt sorununun çözümü için geçmişe oranla bugünün Türkiye'sinde daha olumlu koşullar var. Bunu değerlendirmek gerekir..."
***

Cumhurbaşkanı Gül
'ün yayınladığı mesajda onun sağduyusuna dikkat çekmesi, Başbakan'ın haberi alır almaz hemen evini ziyaret etmesi, ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu'nun cenaze törenine katılmak için daha önceden planlanmış basın toplantısını yarıda kesmesi onun çabalarına duyulan saygıdan kaynaklanıyor...
***

Bülent Ecevit ile Şerafettin Elçi, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde "kader ortaklığı" yapmıştı.
Yazının sonunda Ecevit'in cezaevinden Rahşan Hanım'a gönderdiği bir mektuptan alıntı yapalım:
"...Benim penceremin baktığı avluda tutuklu polisler için bir pinpon masası kuruldu. Akşamları herkes çekilip benim çıkmama izin verildikten sonra ben de bazen Şerafettin Elçi ile oynuyorum. Ancak yalnızca bir çift raket var. Şerafettin Elçi sağlamış.
O yüzden karşılıklı birer kişi oynarken ötekiler seyirci kalıyor.
Oysa bir çift raket daha olsa karşılıklı ikişer kişi oynayabilir ve daha çok kimsenin işine yarayabilir.
Polis tutuklulara ben de bir çift pinpon raketi armağan etmek istiyorum.
Sanırım her şey gibi o da pahalı, ama aldırırsan sevinirim. İki de pinpon topu lütfen...