Deniz altından geçen o kablonun arızası yılda 226 saate ulaşınca, ekonomik yaşam felç olmaya başladı.
Bankalar hiçbir işlem yapamıyor, bankamatikler dahi çalışmıyor, turistler bu durumu şaşkınlıkla izliyordu.
İşte böyle bir dönemde Turkcell, Girne ve Mersin'de dev kuleler dikerek, KKTC'yi radyolink hattıyla havadan Türkiye'ye ve dolayısıyla bütün dünyaya bağlamış oldu.
Kesintiler tarihe karıştı...
Kıbrıs Barış Harekatından sonra Kuzey Kıbrıs'a uygulanan ekonomik ambargo hala devam ediyor.
Limanları var gemiler gelmiyor.
Havaalanı var, uçaklar inmiyor.
Sadece Türkiye'nin mali desteği ve bir de kumarhane turizmiyle ayakta kalmaya çalışıyor. "Güzel ama yalnız bir ülke" Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti...
Her anlamda "izole" edilmiş olan Kıbrıs Türkleri için, Turkcell'in hafta sonu tanıtımını yaptığı "radyolink hattı" en azından "konuşma" ve "iletişim" izolasyonunu ortadan kaldırmış görünüyor.
Yeri gelmişken Rum kesimindeki duruma da değinelim:
Türk kesimindeki 1 fiberoptik kabloya karşılık, Rum kesiminde 6 fiberoptik kablo bulunuyor.
Turkcell, KKTC ile Türkiye arasında ikinci bir fiberoptik kablo döşemek için başvuru yapmış.
Bu arada Türk Telekom da yeni bir kablo döşemeye hazırlanıyor.
Yani adanın dünya ile iletişimini güçlendirmek, dahası Avrupa ülkelerinin Ortadoğu'ya KKTC üzerinden ulaşmasını sağlamak için önemli yatırımlar yapılıyor...
Bu arada Kıbrıs Telefon İdaresi'nin özelleştirilmesi gündemde.
Turkcell Genel Müdür Yardımcısı İlter Terzioğlu, "kesinlikle ilgileniyoruz" diyor.
İletişim alanında iyi gelişmeler var.
Ancak diğer alanlar tıkalı.
Çünkü Türkiye limanlarının kendi gemi ve uçaklarına açılmasını isteyen Rumlar, KKTC'ye ambargonun tavizsiz sürmesi için elinden geleni yapıyor.
Türk ve Rum kesimi liderleri arasındaki müzakereler de umut vermiyor.
Çünkü Rumlar sadece Türk tarafındaki gayrimenkulleri ve 36 yıllık kira bedelini almaya odaklanmış durumda.
KKTC'deki Türk bankalarının dahi, kredi verirken Rum kökenli tapuları "ipotek" için kabul etmemesi dikkat çekiyor...
Bu arada su sorununun hala çözülmemiş olduğunu dipnot olarak ekleyelim.
Özetleyecek olursak:
Ambargolar yılgınlık yaratmış.
Belirsizlik de öyle.
Yeni kuşak "ne olacaksa bir an önce olsun" diyor: "Var mıyız, yok muyuz artık bilelim..."
