Satacak doğalgazı da yok.
Ama boru hatları sayesinde dünyanın en önemli enerji merkezlerinden biri haline geliyor.
Rusya Başbakanı Putin'in Ankara ziyareti Türkiye'nin "enerji köprüsü" rolünü pekiştirtirdi.
Dün imzalanan anlaşmalarla Samsun-Ceyhan boru hattının içi doldurulurken, boğazların yükünü azaltacak büyük bir adım atılmış oldu....
Ayrıca Rusya'dan doğalgaz alımının süresi 2031 yılına kadar uzatıldı.
"Nükleer enerji"yi de kapsayan 20 ayrı belge imzalandı.
Putin'in ziyareti 1 gün sürdü ama yaklaşık 10 gündür Ankara'da çalışan Rus ve Türk heyetleri, gerekli anlaşmaların altyapılarını hazırlamıştı.
Rusya ile yapılan anlaşmaların ekonomik sonuçları 5 yıl sonra görülmeye başlanacak.
Örneğin; Samsun-Ceyhan boru hattının 2014 yılında faaliyete geçmesi bekleniyor.
Ama boru hattının yapım süreci dahi ekonomiyi canlandırma ve işsizliği azaltmada önemli bir katkı sağlayacak.
Bu süreçte Nabucco'nun Türkiye'den geçecek bölümünün de inşa edilecek olması, ekonomik canlanmaya katkı açısından dikkate alınması gereken bir başka süreç.
Boru hatları ve nükleer santral devreye girdiğinde, Türkiye'nin yıldızı iyice parlamaya başlayacak..
Akademisyenler, AB'nin böyle bir süreçte Türkiye'yi kaybetmek istemeyeceğine dikkat çekiyor.
Çünkü AB ile Rusya arasında yakın bir diyalog yok.
Ama Türkiye-Rusya arasında son 5 yılda hızla gelişen ilişkiler bütün dünyanın dikkatini çekmeye başlamış durumda.
ABD de "stratejik ortak" olarak nitelediği Türkiye'nin Rusya ile yakın ilişki kurmasını teşvik ediyor.
Çünkü, Türkiye, önümüzdeki süreç içerisinde ABD ile Rusya arasındaki olası gerilimlerde "barış köprüsü" haline de gelebilir.
Türkiye ile Rusya arasında petrol, doğalgaz, nükleer enerji, gıda ve turizm alanında gelişen ilişkiler iki ülkeyi "stratejik ortak" konumuna yükseltti.
Bu tanımın baş başa görüşmelerde iki ülke Başbakanları tarafından dile getirildiği bildiriliyor.
"Stratejik ortak" tanımlamasıyla Türkiye, ABD'den sonra Rusya 'nın da yakın diyalog için seçtiği bir ülke haline gelmiş oldu.
Zaten iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin 5 yılda 4 milyar dolardan 38 milyar dolara yükselmiş olması bunu gösteriyor.
Yakın gelecekte hedeflenen rakam ise 100 milyar dolar olarak telaffuz ediliyor.
Türkiye ile Rusya arasındaki yakınlaşma, Rusya'nın eski Ankara Büyükelçisi Albert Çernişev'in hayaliydi.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından hemen sonra Ankara'da görev yapan Çernişev, bağımsızlığını kazanan ülkelerle Türkiye arasındaki "tarihi bağlar"a dikkat çekerek, bu coğrafyada Rusya ve Türkiye'nin birlikte hareket etmesinin büyük fırsatlar yaratacağını söylemişti.
Şimdi Rusya-Türkiye işbirliğinin Kafkaslardaki "kardeş ülkeler"e doğru genişlemeye başladığı dikkat çekiyor.
...Ve yeni projeler, Türkiye'nin geleceğine ilişkin projeksiyonları parlatıyor.
Nabucco, Samsun-Ceyhan gibi projelerle nükleer enerji konusunda atılan adımlar Avrupa tarafından da dikkat ve biraz da şaşkınlıkla izleniyor.
Herhalde kapıda beklettikleri Türkiye'nin iki süper güç tarafından "stratejik ortak" konumuna yükseltilmesini ve geleceğe dönük "parlak" beklentileri anlamaya çalışıyorlardır.
Aslında şaşırmakta haklılar.
Çünkü Türkiye, yaptığı son anlaşmalarla dünyanın AB'den ibaret olmadığını gösteriyor...
