Tarihi 29 Ağustos 2017

Güçlü lider

Yaklaşık 100 yıldır her türlü oyunu oynayan, bizim için terörist besleyen Batı'dan bakanlar, başbakanlar, devlet başkanları ülkemize geliyor, kırmızı halılarla karşılanıyordu.
Hatta Yalova'daki çiftliklerde EKOSE ETEKLİ LEVREK ile ziyafetler çektiğimiz manşetlere taşınıyordu. Adamlar vatandaşlarımızı öldürenleri besliyor, biz de onların temsilcilerini besliyorduk. Bir Allah'ın kulu çıkıp "Bize saldıran teröristleri neden kucaklıyorsunuz" diye soramıyordu.
Dışarıdan yapılan her ziyaret sonrası "Müttefik" sakızı ağızlarda çiğneniyor, dostluğumuzun nasıl pekiştiği ballandırarak anlatılıyordu. Ensemiz öndeydi, onlar tokadı indirdikçe biz kendimizden geçerek dostluktan bahsediyorduk. Allah'a şükür o günler bitti. Osmanlı tokadı ile Batı'yı hizaya getiren ecdadın torunları artık bu ülkeyi halkın iradesi ve GÜÇLÜ liderle yönetiyor. Alman ajanlarını, CIA'ya başkan adayı olarak gösterilen papazları, Kanada ve İngiliz ajanlarını tuttuğu gibi içeri atan bir ülke var artık. Alman siyasetçiler, kendi halkları önünde rezil rüsva olup, kendilerini aşağılanmış hissediyor, o yüzden topluca bize saldırarak kaybettikleri oyları geri almaya çalışıyorlar. Washington'da geçtiğimiz hafta dahi gündem İzmir'de casusluktan içeri attığımız Papaz Brunson'dı.
Beyaz Saray sözcüsü "Türkiye'nin tutukladığı Amerikan vatandaşları ile görüşemiyoruz" diye ağlıyordu. Ve dahası İngiliz MI6, CIA ve Alman istihbaratı BND, kucak açtıkları FETÖ'cüleri son dönemde adım adım takip etmeye başladı.
Bunda en büyük etken Türk istihbaratı MİT'in FETÖ içine sızıp, kendi ülkeleri aleyhine eylem yaptırma korkusuydu. Sevgili Yücel Koç yazdı. Geçtiğimiz haftalarda Ukrayna'ya giden Türkler'in girdiği lokantada arka masalardan laf atılıyor.
"Siz Türk müsünüz, operasyona mı geldiniz" diye...Türkler uyanık, "Nereden anladınız istihbaratçı olduğumuzu" diye kafa yapıyorlar. Arka masalarda oturup laf atanlar FETÖ'cü olmalı ki, hışımla ve korkuyla yerlerinden fırlayıp kaçıyor. Bize saldıranlara sahip çıkanlar mutlaka birgün saldırıya uğrayacak. Zaten şu anda bize terör pompalayanlar terör belası ile boğuşmaya başladı, alev onları daha da saracak.. Alman istihbaratı ülkede DEAŞ olması muhtemel 800 kişinin yakından izlendiğini duyurdu, diken üzerindeler. İngiliz istihbaratı geçtiğimiz haftalarda "Bizde 18 bin kişi yakından adım adım izleniyor" açıklaması yaptı.
Irkçılığın hortladığı, herkesin birbirini kolladığı Amerika'da bazı eyaletlerde "Nefret" söylemlerinde patlama yaşandığı ve rakamlarda yüzde 50'nin üzerinde artışların gözlemlendiği vurgulandı. Tüm gelişmeler bir çöküşün başlangıcı olarak değerlendiriliyor. Batı'nın gündeminde "EKONOMİK KATMANLAMA" var.
Mryland Üniversitesi'nin yaptığı araştırmada "Ekonomik etkenler çöküşlere yol açabilir" uyarısı geldi. "Batı medeniyeti çökecek" tezini savunanlar artmaya başladı. Devasa zenginliklerin elitlerin elinde toplanması ve sayıca kat kat fazla çalışarak baronları besleyen kesimlere bir şey kalmaması önümüzdeki dönemde en büyük "Çöküş" habercisi olarak gösteriliyor.
Çalışan kesimlerin paylaşacağı fazlaca bir şey olmadığı için ırkçılık dahil her alanda kendi aralarında çatışmaların körükleneceği belirtiliyor. Araştırmada dünya nüfusunun yarısından fazlasının günde 3 dolarla geçindiği hatırlatılıyor. Utah Üniversitesi'nden Profesör Joseph Tainter, Batı'nın artık karmaşık toplumlar hâline geldiğini ve ani kıvılcımlarla tıpkı Roma gibi çökebileceğini belirtiyor. Kanada'da Basilili Uluslararası Olaylar Üniversitesi'nden Thomas Homer Dixon "Batı'da çöküşü başlatacak etkenler artık devrede... Suriye'deki iç savaşın Batı'yı tehdit etmesi, DEAŞ 'ın yükselmesi, İngiltere'nin AB'den ayrılması, ABD'de yönetime perde arkasında Pentagon'un el koyması, dünya düzeninde çok ani yaşanan değişiklikler ve gerilimler bunlara örnek" diyor. "Batılı toplumların karşı karşıya olduğu sorunları çözmeye yönelik karmaşık yatırımları, bir süre sonra mali zayıflığa ve çöküşe yol açacak" deniyor.
Dünyada hızla artan iklim değişiklikleri nedeniyle göç dalgalarının henüz başlamadığı ama bunun da artık yakın olduğu belirtiliyor.
Büyük göç dalgalarının kavgayı ve çöküşü hızlandıracağı belirtiliyor. 2050'de Batı'nın iki sınıflı toplumlara dönüşeceği ve çoğunluğun hayatlarının zorlaşacağı öngörülüyor. Ve son nokta konuyor; "Batı'da GÜÇLÜ LİDERLERİ olanlar ayakta kalacak."