Başkentlerde korku hakim. Barcelona saldırısından sonra sırada Paris ve Londra var demiştim.
Paris konusunda yanıldım.
Terörist, Fransa'nın başkentinde değil Marsilya'da ortaya çıktı, minibüsü durakta bekleyenlerin üzerine sürerek bir kişiyi öldürdü.
Yıllarca kendi halklarını refah içinde yaşatabilmek uğuruna terörü destekleyerek Afrika ve Ortadoğu'yu sömürdüler.
Tüm Avrupa şehirlerini teröristlerin dinlenme tesislerine çevirdiler. Şimdi terör daha şiddetle vuracak onları, bunu görüyorlar.
Geçtiğimiz hafta İngiliz istibaratı MI6 Başkanı BBC'de konuşuyordu. "Maalesef işimiz zor" diyordu. Yıllarca terörün ardındaki en büyük ülkelerden biri olan İngiltere artık terörden korkuyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan sık sık Avrupa'yı, "Beslediğiniz o terör birgün sizi vuracak" diye uyarıyordu. Avrupa'nın bağrına bastığı PKK ile ilgili raporlar yayınlanıyor, "Zorla insanlardan haraç topluyorlar, kıtaya uyuşturucu yağdırıyorlar. İnsan kaçırıyorlar, öldürüyorlar. Ancak artık oturdukları sokaklara, mahallelere giremez hale geldik" diye polis istihbarat bilgileri paylaşılıyordu. Ancak devlet politikaları terörist korumalığına soyunmuştu.
DEAŞ'ı Başkan Trump'ın deyimiyle Amerika kurmuştu. Washington şimdi kurduğu DEAŞ'ı Suriye'den sürüyordu. Avrupa'dan DEAŞ'a katılan binlerce militan ülkelerine dönecek ve sokaklarda, caddelerde, duraklarda insanların üzerine araba sürecekti. Amerika'nın çıkarları uğuruna AB dağıtılacaktı. Suriye ve Irak'ı parçalara ayırmada görevini üstün başarıyla tamamlayan DEAŞ, AB'yi de neden parçalamasındı. Bazen bana "Cumhurbaşkanı Erdoğan beslediğiniz ve sahip çıktığınız PKK-FETÖ Avrupa'da bir gün size dönecek diyor. Bu teröristler Avrupa'ya nasıl saldırabilir ki" diye soruyorlar. Gayet basit... Öncelikle Avrupa ülkelerinin gözlerden kaçırdığı bir nokta vardı. DEAŞ nasıl CIA kontrolündeyse ve Avrupa'ya saldırıyorsa, bunu gelecekte PKK ve FETÖ'nün de yapması hiç de zor değil. Unutulmaması gereken konu FETÖ de CIA'nın kontrolünde... Ve dahası PKK Suriye'de Amerikan bayrağı altında seyahat ediyor... Daha daha ötesi PKK'ya Pentagon'dan generaller komuta ediyor.
PKK'nın sözcüsü önceki gün Londra medyasına "Amerika ile çok sıkı bir diyalog içindeyiz" diye demeç verdi. Yani Avrupa'nın beslediği PKK ve FETÖ aslında en az DEAŞ kadar Amerika'nın uşaklığını yapıyor. Dün Londra'da, Berlin'de, Paris'te, Bugün Barcelona'da, Marsilya'da DEAŞ militanlarını sokaklardaki insanların üzerine sürenler, yarın emirleri altındaki PKK ve FETÖ'yü neden sahneye çıkarmasınlar.
Son saldırılardan sonra Avrupa adeta kafayı yedi. İspanya'nın Barcolana, Palma, Valencia, San Sebastian kentlerinde "Turistler defolun" diye yürüyüşler başladı.
Caddelere "Turizm şehirleri öldürür" diye pankartlar asılıyor. Sadece Barcelona'nın yılda 32 milyon turist ağırladığı göz önüne alınırsa, DEAŞ'ın bir araba ile yaptığı hasarın korkunçluğunu siz düşünün. Tatil beldelerinde ağaçlara tırmananlara, uçaklara lazer ışığı tutanlara, duşlarda sabun kullananlara 600 euroya kadar cezalar kesilmeye başladı.
Venedik'te kente alınacak turist sayısına kota getiriliyor ve 70 bin ile sınırlandırılıyor.
Roma'da turistler nedeniyle gece alkollü içki satışları yasaklandı. Milano'da selfie çubukları yasaklandı, bunu yapan turistlere ceza kesiliyor. Yılda 76 milyon turist ağırlayan İspanya'da DEAŞ saldırısından sonra turist otobüslerine saldırılar başladı.
Turistlerin kiraladığı bisikletlerin lastikleri bıçaklarla parçalanıyor. "Touristgohome" sloganıyla Twitter'da haşdeg açıldı. ABD Katalan bölgesinin İspanya'dan ayrılmasını istiyor. Ekim'de Katalanlar bağımsızlık için referanduma gidiyor. Washington destekli Katalan bağımsızlığı hareketi olan parti CUP ve onu destekleyen solcu gençler yabancı turistlere karşı sokaklara dökülüyor.
İnsanların üzerine sürülen bir minibüs, bir kıvılcım ülkeleri ne hale getiriyor. İşte o Avrupa'da Amerika'nın komutasındaki binlerce PKK'lı ve FETÖ'cü elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Zavallı Avrupa tamamen CIA yönlendirmesindeki DEAŞ ile uğraşırken bir bakarsınız birgün PKK ve FETÖ de emrine girdikleri Pentagon'dan gelecek talimatla AB başkentlerinde minibüs sürmeye başlar. Trump'ın AB temsilcisi olarak ismini açıkladığı beyefendinin ilk sözü ne olmuştu hatırlıyor musunuz? "Bir buçuk yıl içinde Euro yok olacak" dememiş miydi?
