Tarihi 22 Temmuz 2017

Deve ve katır

İngiltere terörün hiç girmediği ülkelerden biri olarak gösterilirdi.
Fransızlar dünyanın en huzurlu ülkesinde yaşar "Aşk şehri" Paris ile övünürdü. Almanlar refah ve huzur içinde yaşamanın keyfini çıkarırdı. Ancak bir el son dönemde bu ülkelere sık sık dokunmaya başladı.
Fransa'da yüzlerce kişi teröre kurban gitti, Almanya'da insanlar TIR'larla biçildi. İngiltere son dönemde sürekli köprülerde araçları insan üzerine sürüp ezen teröristlerle tanıştı.
Bombaların patladığı ülkede sık sık ihbarlar yapılıyor, çok sayıda saldırı bertaraf ediliyor, polis ve asker uyumuyor. Avrupa'nın en büyük sömürgeci üç ülkesi her saldırı sonrası dışarıyı unutuyor, içerideki tehditlerden ve bombalardan başını kaldıramıyor. Bu işler hep böyledir... Birileri sizi terör vs meşgalelere boğup dışarıya bakamaz hale getirir. Böyle bir ortamda da Amerika gidiyor, Suudi Arabistan'da 380 milyar dolarlık anlaşma yapıyor ardından bu ülkeyi kapıştırdığı Katar'a da 12 milyar dolarlık savaş uçağı satışını yapıyor.
Suriye'de terör örgütü PKK ile ilerleyip kazanımlarını artırıyor. Baktığımızda bugüne kadar petrol ve paraya boğulan Arap ülkelerindeki etkin üç Avrupa ülkesi, terörle boğuşmaktan yorgun düşerken, onların at koşturduğu memleketlerde hep Amerika kazanıyor. Karat krizi de Birleşik Arap Emirlikleri'nden düğmeye basıldığı kesinleşen bir operasyon ile başladı. Katar'ı yönetenlerin twitter hesaplarına girilip, onlar adına Amerika aleyhine yazılar yayınlandığı, milyarlarca doların Washington'a taşınmasından sonra ortaya çıktı. Deve yükü parayı alan aldı. Katar'a ilk başta tavır koyan Amerika Dışişleri Bakanlığı'ndan dün "Aman bu müttefikimize dokunmayın, bir an önce anlaşın" çağrısı geldi. Suudi Arabistan ve Katar'dan katır yüküyle götürdükleri konusunda ise bir açıklama yapmaya gerek duymadılar.
Adamlar "Çatıştır, kazan doktrinleri ile soyma sistemi"nde uzmandı, çok iyi uyguluyorlardı. Tabii ki paraları yüklendikten sonra itidal çağrısı yapacaklardı. ABD'nin dünyadaki en büyük üssü Katar'daydı.
Bu ülkeye operasyon çeken diğer Arap ülkeleri aptalca çok fena oyuna gelmişti.
Kazanan sadece Amerika değildi. İsrail beş yıl önce "Türkler ülkenizde darbe yapacak" yalanıyla Birleşik Arap Emirlikleri'nin kapısını çalmıştı. O sahte darbe pompasıyla ülkedeki yedi emirlikte tüm yöneticileri ve havaalanlarına kadar her önemli noktayı MOSSAD ajanları korur hale gelmişti. Gaza getirilip İsrail'in en büyük tehdit gördüğü İran ile Yemen'de savaştırılan Suudi Arabistan ise Tel- Aviv'in Ortadoğu'daki en büyük ve gizli müttefikiydi. Kral ve hanedanı İsrail'e göbekten bağlanarak yaşamını güvenceye alıyordu. Katar ile kavgaya katılanlardan Mısır'da Sisi'nin ise darbe sonrası ilk işi, abluka altındaki Gazze'ye yiyecek taşınan ülkesindeki tünelleri ve sınır kapılarını kapatmak oldu. Bununla da kalmadı İsrail'e şirin görünmek için bu ülkeye büyük kanal projesine başladı. Arap ülkelerinin birbiri ile boğuşarak aptalca kavga ettirildiği ve kucağa oturtulduğu dönemde ise İsrail Kudüs'te saldırılara başladı. Mescid-i Aksa'da dünkü çatışmalarda bir kişi ölürken, 50 kişi yaralandı. Birbirleriyle çatıştırılan Arap ülkelerinde krallar ve darbecilerin dönüp bakacak hali yoktu. Arz-ı Mevut'a göre beş sene içinde İsrail Mescid-i Aksa'yı yıkıp yerine daha önce yıkılan Hz. Süleyman mabedini inşa etmezse durumlar vahimdi.
Çünkü Yahudi inancında bunu hayata geçirmek ve mabedi inşa etmek için sadece beş seneleri kalmıştı. Yoksa inançlarına göre İsrail yıkılmaya mahkum olacaktı.
"Güney'deki ülkeyi çok seviyorum" diyerek İsrail aşkını açıkça ilan eden ve Mavi Marmara saldırısında Tel-Aviv'in yanında yer alan CIA korumasındaki FETÖ'nün teröristbaşı da 15 Temmuz'u boşuna seçmemişti. Sevgili Rahim Er geçtiğimiz günlerde ilginç bir yazıya imza attı. "15 Temmuz 1099 Haçlı Ordusu'nun Kudüs'te Müslümanlara karşı yaptığı vahşi katliamın tarihidir. FETÖ'nün darbe için aynı tarihi seçmesi tesadüf değildir" diye yazdı. Bugün Haçlı-Siyonist ittifakı kurulmuş olup, cesetler üzerinde kimi parayı taşıyor, kimi de işgal ve mabedler inşa etmeye hazırlanıyor. İslam coğrafyasında çatışmaları körükleyenler, içeriden satın aldıkları ile kaos oluşturanlar hep kazandı. Onlara uşaklık eden zavallılar ise bir garson elbisesi bile alamadı.
Alamayacaklar da! Hamallığın bedeli PARA yükünü taşıyan deve ve katırlara verilen yem olarak kalacak