Tarihi 6 Haziran 2017

Öncünün özgüveni

Önceki gün bir işadamı dostumla iftar yaptık. Çok güzel sohbet oldu.
Dünyadaki gelişmeleri, Türkiye'yi konuştuk.
"Artık özgüveni olan bir devletiz" dedi gururla. Almanya Dışişleri Bakanı Gabriel'in, Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu ile düzenlediği basın toplantısını izlerken dostumun sarf ettiği "ÖZGÜVENLİ" o cümle geldi aklıma. Binlerce PKK'lıyı yıllardır besleyen, ağırlayan, tanksavara kadar her türlü silaha boğan bir Almanya vardı karşımızda.
DHKP-C'nin bile kurucusu Berlin'deki istihbarat merkeziydi.
Teröristleri "Birgün lazım olur" diye borç para vererek satın aldığı ve bir vilayetine çevirdiği Yunanistan'da Lavrion kamplarında tutuyor ve eğitiyordu. Gıkımızı çıkaramadık senelerce. Hatta bizim teröristlerimize aşık Almanya'ya kara sevda ile tutkun olan liderlerle yönetildik yıllarca. Geçmişten aldığı o cesaretle bugün Meclisimiz'i ve insanlarımızı bombalayan, Cumhurbaşkanımız'a suikast düzenleyen FETÖ'cü katillere bile sonuna kadar kapılarını açan güya bir müttefikti Almanya. Hollanda'da bakanımız rehin alınırken, Almanya'dan en tepe yöneticiden alkış ve tebrik geliyordu. "Kutluyorum" diyordu Merkel gevrek gevrek gülerek. Bunu söylemek zorundaydı çünkü Hollanda'ya o rehine bakan operasyonun yaptıran bizzat Almanya'ydı. Şimdi askerleri İncirlik'teydi...
Bakanları, milletvekilleri gelip o üste Alman askerlerini ziyaret etmek istiyordu. Ancak "Olmaz" diyorduk. "Hele bir listeyi gönderin inceleyelim. Sakıncalı var mı görelim" diyorduk. Alman siyasetçiler, Alman askerlerini göremiyordu. Avrupa'nın lideri ülke ayağa kalkıyor, "Askerlerimiz orada rehin durumunda, göremiyoruz" diye ağlıyorlardı. Evet adeta rehin alınmıştı Alman askerleri... Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı "Referandum'dan sonra görecekler neler olacağını" diyordu, bakanımızı rehin alanlara, kutlayanlara ve alkışlayanlara. Referandumda Türkiye'ye her türlü argümanla saldıran ve iktidarın kaybetmesi için bir yerlerini yırtan Almanya'da "Rehine asker" krizi nedeniyle iktidar sallanıyordu. Merkel belki de sırf bu olay yüzünden seçimde sandığa gömülecek duruma geliyordu. Türkiye artık hazırolda bekleyen eski Türkiye değildi. Gidiyor Alman elçiliğinde bir ay saklanan teröristi bile alıyor, içeriye tıkıyordu. Avrupa da artık eski Avrupa değildi. Lider Almanya'nın Dışişleri Bakanı Gabriel bile Türkiye'ye gelmeden on gün önce "Avrupa maalesef artık bir GÜÇ değildir" diyordu. Avrupa Birliği'ni Bilderberg'de kuran Küresel Sermaye'nin tetikçisi Soros bile geçtiğimiz hafta Avrupa'nın göbeğinde Brüksel'de katıldığı konferansta bakın ne diyordu; "Maalesef Birlik artık sadece üyelerine borç alıp borcun peşinde koşan bir mekanizma haline geldi. İşlevselliğini ve gücünü yitirdi.
Her an yok olabilir." Ve dahası ekliyordu;
"AB'nin işi zor. Etrafı Putin'in Rusya'sı, Trump'ın ABD'si ve Erdoğan'ın Türkiye'si tarafından sarıldı." Biz bunu üç senedir söylüyorduk, Soros yeni uyanıyor ve Avrupa'yı uyandırmaya çalışıyordu ama olsun varsındı. Uykudan uyanan için artık karşısında devleri görme zamanıydı. Bu da onun sorunuydu. İşte o bitik AB'nin lideri Almanya'nın bitik Dışişleri Bakanı dün Ankara'ya gelip yalvarıyordu. "Ne olur askerlerimizi görelim" diye. Türkiye Dışişleri Bakanı, diplomatik teamüllerin dışına çıkarak herkesin önünde, yalvaran Alman'ın yüzüne karşı PKK düğünlerini anlatıyordu.
Almanya'daki o düğünlerde iki ayrı kutunun açıldığını, birinde damat ve gelin için diğerinde PKK için para toplandığını söylüyordu. Alman bakan kızarıyor, bozarıyor, Türk Bakan'dan suratına"Berlin ve diğer şehirlerinizden Kandil dağına terörist akıyor" tokadı geliyordu. Yetmiyor Almanya'da barınan 4 bin PKK'lı teröristin dosya şamarı iniyordu.
Osmanlı tokadı ise Başbakanlıktan geliyor ve Gabriel'e "Çok yoğunuz" denerek "Köşke gelme" darbesi iniyor, görüşme iptal ediliyordu. Garibana dönen Küçük Gabriel'in boynu büküktü. Hey gidi hey...
Bir zamanlar bu ülkede kendilerine çalışan işbirlikçi medyanın iki satırı ile hükümet devirirlerdi. Ancak dedik ya o günler geçmişti.
Artık özgüveni olan bir ülke vardı karşılarında.
Zavallı Gabriel ülkesine eli boş dönerken aynı gün Dünya Bankası'ndan açıklama geliyor ve bakın ne deniyordu; "Türkiye dünya ekonomisinin büyümesinde ÖNCÜ birkaç ülkeden biri olacak. Tüm veriler bunu gösteriyor." Evet özgüveni olan ÖNCÜ geliyor... Sonrasında artçıları epey sarsacak.