Çünkü yeni bir dünya düzeni kuruluyor.
Washington-Ankara- Moskova ekseninde dönecek bir dünyanın kilometre taşları ince ince işlenerek döşeniyor.
Hiç şüphesiz bu eksenin parlayan yıldızı ve denge merkezi "yeni Türkiye'dir!" Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün Beyaz Saray'da "itibarlı ve sözü dinlenen güçlü lider" olarak ağırlanmasının sebebi budur.
ABD'deki Yahudi Lobisi'nin amiral gemisi Washington Enstitüsü isimli düşünce kuruluşunun bu ziyaretle ilgili geçen haftaki ön değerlendirmesinde şu ilginç tespit yapıldı: "Erdoğan, yeni Türkiye'nin güçlü bir lideridir. O, yeni Osmanlı İmparatorluğu'nun günümüzdeki temsilcisidir!.." Yani Türkiye'nin muhteşem yükselişini dışardakiler çok iyi görüyor.
Osmanlı Çınarı'nın yeni Türkiyesi Ortadoğu'dan Avrasya'ya, Afrika'ya ve 'okyanus ötelerine' kadar dal ve bucak sararak, kökleşerek gümbür gümbür geliyor.
Üstelik yeni Türkiye, yeni dünya düzeninin en önemli dinamiklerinden birisi olacak İpek Yolu'nun veya başka bir değişle YENİ NATO'nun da en kilit ülkesi durumunda.
Sadece stratejik köprü değil, işlerliği sağlayan ve dengede tutan ülkedir, aynı zamanda.
AB, giderek küreselleşmede "etkili güç" olma özelliğini kaybederken, bugünkü köhne NATO da şekil değiştirecek.
Yeni NATO, İpek Yolu'nu kontrol edecek bir konumda oluşacak.
Avrasya-Ortadoğu-Afrika ekseninde, Pasifik Okyanusu ve Çin Denizi'nden Atlantik'e uzanan coğrafyayı dengede tutacak bir müttefikler kuşağı kuruluyor.
Üstelik bu yeni kuşak Rusya ve Çin'e karşı değil onlarla da işbirliğini geliştirecek bir yapıda şekillenecek.
Yani, Washington-Ankara-Moskova ekseninde dönen dünyayı dengede tutan en belirleyici güç merkezi olacak.
İşte yeni Türkiye'nin stratejik önemi burada.
ABD'nin itibarlı isimlerinden emekli senatör Chuck Hagel, 21. yüzyılda ABD'nin gücünü anlatan kitabında, "ABD'nin artık tek başına belirleyici olmaktan çıktığını, küresel konularda Çin, Hindistan, Rusya, Türkiye ve Brezilya gibi ülkelerle yakın işbirliği içinde ortak hareket edeceğini" önemle vurguluyor.
Dünya hızla bu yönde evriliyor!
Yeni Türkiye artık, bölgesel ve küresel anlamda "bir güç" haline geliyor.
Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Beyaz Saray'da artık, küresel gündem ağırlıklı görüşmeler yapıyor. Olağanüstü konuk muamelesi görüyor.
ABD bunun için, Avrasya'da, Ortadoğu'da, Balkanlar'da, Kafkaslar'da, Afrika'da Türkiye ile derin istişareler yaparak politika belirliyor.
Türkiye ve ABD ilişkilerini, stratejik ortaklıklarını çok daha ileriye taşıyan "model bir otaklığa" ve "derin işbirliğine" dönüştürüyor.
Bir zamanlar Washington Post ya da New York Times gazetelerinde Türkiye karşıtı lobilerin ayda-yılda yazdırdığı bir Türkiye yazısıyla, yer yerinden oynar; diplomatlar, politikacılar, yöneticiler büyük telaşa kapılır; kendilerine çeki düzen verme moduna geçerlerdi.
Şimdilerde aynı mekanizmanın hemen her gün bir başka mecrada gündeme getirdiği yorumlar, raporlar, görüşler, haberler artık sıradanlaştı.
"Vukuatı adiyeden" oldu!
En keskin, aleyhte ve sert eleştirisel olanlarının bile ne fark edilir etkisi kaldı, ne de kulak vereni..
Türk-Amerikan ilişkileri de, Türkiye ve ABD'yi yönetenler de bu çirkin ipoteklerden hızla kurtuluyor!
Stratejik ilişkiler, ortak menfaatler, kazan kazan işbirlikleri, örtüşen müttefiklikler ve de model ortaklıklar artık revaçta!
Dünkü Erdoğan-Trump görüşmesini bu açıdan değerlendirmek lazım!
