Tarihi 18 Nisan 2017

Sadece bizim kararımız

Adam delirdi... Adamın adı Hendrik Bogaert... Belçika'da hükümet ortağı Flaman Hristiyan Demokrat Parti'nin milletvekili kendileri... Hristiyan DEMOKRAT partiymiş...
Tabelasına "DEMOKRAT"ı da koymuş... Peki Demokrat adam neye delirmiş...
Efendim, Belçika'da Türkler'in referandumda yüzde 80 "EVET" demesi delirtmiş Demokrat Hendrik Bogaert'i... Nasıl "Evet" derlermiş...
Olacak şey miymiş? "Kabul edilemez" diye anırıyor Hendrik. Ve çağrı yapıyor ülkesine;
"Derhal evet oyu veren yüzde 80'i çifte vatandaşlık'tan çıkaralım" diye.
Hendrik ağlıyor... Hendrik "Demokrat" partinin üyesi ama demokratik hakkını kullanan Türklerden sadece yüzde 80'inin cezalandırılmasını istiyor. Adamın demokrasi anlayışı bu. Türkiye'de yapılan bir referanduma kendi ülkesinin seçimi gibi çıldırıyor, kahroluyor... Hollanda'da ise Türkler yüzde 76.7 "Evet" vermişler...
Amsterdam'dan kafayı yemiş bir başkası adeta çakal gibi uluyarak ağlıyor. Aşırı sağcı Özgürlük Partisi lideri Wilders "Evet oyu veren yüzde 76.7 derhal Türkiye'ye dönsün" diye çığlık atıyor. "Hayır" oyu verenler için sorun yok, onlar Hollanda'da kalabilir. Onun da partisinin adı "Özgürlük" iyi mi? Özgürlükleri savunuyor, seçim sandığında bir kağıda "Evet" mührü basana "Sana ne özgürlüğü? Sana kapı dışarı" diyerek havlıyor. Wilders de ağlıyor... Hatta Wilders tırnaklarını da kafayı da yiyor. Hendrik'in parti adındaki demokratlığı, Wilders'in partisi adındaki Özgürlük anlayışı bu... Hepsi yalan, dolan, ikiyüzlülüğün daniskası... İngiliz Guardian ise bir takım matematiksel hesaplar yaparak "Eyvah Erdoğan 2034'e kadar başkan" diyerek kafasını duvarlara vuruyor. Guardian "Gardiyan" demek... Herifler tam 200 yıldır içeriden yıktıkları ve iç çatışmalarla içeriye hapsederek yönettikleri Türkiye'de artık "GARDİYANLIK" döneminin bittiğini görerek dövünüyor. Times muhabiri Hannah Lucinda'yı Kasımpaşa'ya göndermiş...
Hannah, zafer sevinci yaşayan sokaktaki Kasımpaşalılardan birine yaklaşıyor.
"Bana bir fotoğraf çıkardı cebinden...
Ön yüzünde 1453'te İstanbul'u fetheden Fatih Sultan Mehmet'in resmi vardı. Arkasını çevirdiğinde ise Erdoğan'ın fotoğrafı vardı." diyor.
Times, muhabirinin bu açıklamasının altına "İşte tam da korkulacak olan bu" diye yorum yapıyor. Vay be... Erdoğan ile Fatih Sultan Mehmet'in resimleri yan yana gelirse KORKUNÇ imiş... Girilen paranoyanın ulaştığı psikosomatik verilere bakar mısınız?
Bir de röportaj yapmış mani-depressif bir delirmeye tutulan Times... Bir Türk uzman ile konuşmuş... Adam diyor ki; "Evet oyu ne siyasi istikrar, ne de ekonomik istikrar getirecek..." "Vay be Türk uzman ne kadar da Türkiye sevdalısı imiş" diyor insan okuyunca... Peki kim bu Türk uzman?... Onu da yazıyor Times ve diyor ki; " İNGİLİZ ORDUSUNDA tarih ve ÇATIŞMA araştırmaları biriminde çalışıyor"... Peh peh peh...
Times kimleri öne sürerek ağlıyor? İngiliz gazetelerinin sayfalarından "Yüzde 51.4 yeterli değil" demeye gelen naralar fışkırıyor adeta. "Bre zevzekler, siz referanduma gittiniz, yüzde 52 oy ile Avrupa Birliği'nden çıktınız. Demokrasi kazandı dediniz.
Türkiye'ye gelince demokrasinin 'DE'sini atıp neden MOKRASİYE batıyorsunuz" desek bile bu adamlar anlamazlar... Çünkü hepsi aynı kafa... Yüzde 50 artı 1" sadece kendileri için geçerli... Dedik ya onların demokrasi ve özgürlük anlayışı sadece ve sadece kendi çıkarları doğrultusunda olursa geçerli oluyor. Aksi halde "Faşist" yüzlerini asla saklayamıyorlar. Ankara'yı istiyorlar, Türkiye'yi kuklalarıyla yönetmek istiyorlar, yaptıkları darbelerle uygulamaya koydukları cuntacı anayasa ile idare edilmemiz için yanıp tutuşuyorlar. Onun için New York Times'dan tutun, Financial Times'a, Bild'den Alman medyasının topuna kadar hepsi ağlıyor. Sayfaları çarşaf çarşaf Türkiye'nin referandumu ile dolu... Röportajlar, yorumlar, analizler, başyazılar, gözyaşları, "Acaba referandum yeniden yapılabilir mi" umutları, kan, kin, nefret hepsi bu sinemada...
Matematik'te çok iyiler... 25 milyon 156 bin 186'nın 23 milyon 777 bin 14'ten büyük olduğunu biliyorlar. Ama "Ankara"yı kaybetmeleri, Türk halkının "Artık sadece bizim kararımız olan sistem" demesi BATI'yı yerin dibine batırıyor. Onların devri tamamen kapandı artık... Türkiye'yi bu HALK yönetecek.