Tarihi 22 Kasım 2016

Sorgu

Hem Türkiye ile birleşme müzakerelerine oturacaksın hem de ANKARA'ya saldıran tüm teröristleri Avrupa başkentlerinde villalarda, saraylarda ağırlayacaksın. Bunu Türk halkına hiçbir mermer kafalı Avrupalı parlamenter izah edemez. NATO da darbecilere, iltica kuyruğuna girenlere göz kırpıyor. Bu durum da NATO'ya olan güveni temellerinden sarsıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye ve Irak'ta teröristlerden ele geçirilen silahların seri numaralarına kadar belli olduğunu açıkladı.
O silahlar NATO ülkesi ve güya Türkiye'nin müttefiki ülkelere ait. Hem Türkiye ile karşılıklı güvenlik anlaşması yapacaksın hem de NATO ülkesinin askerlerini öldürmek üzere teröristlere silah dağıtacaksın. Bunu hiçbir NATO kafa asla izah edemez. Aynı Avrupa Birliği'nin ikiyüzlülüğü gibi bir durum var ortada. NATO, 15 Temmuz darbe girişiminin içinde bizzat yer almıştır. Bunun aksini Türk Halkı'na anlatabilecek NATO MERMER kafa asla yoktur. Amerika'da da Trump dönemi şekilleniyor. Trump, güçlü bir kabine kuruyor. Yüzlerce asker sırada bekliyor. Washington'a adeta askerler el koymuş gibi görünüyor. Asker kökenliler tek tek göreve getiriliyor. Yeni dönemin en belirgin ipuçları, Cumhuriyetçiler'in hem KONGRE'nin iki kanadında çoğunlukta olmaları, hem de Beyaz Saray'da Obama ile kıyaslanmayacak "etkide" bir kabine arayışına girmeleri. Peki Trump, ülkesine içte ve dışta "GÜÇLÜ" imajı kazandırabilecek mi?
Bunu zaman gösterecek. Ancak Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanlığı'na Michael Flynn'nin getirilmesi, Stephen K. Bannon'ın başdanışman ve stratejist olarak atanması, keza CIA Başkanlığı'na Mike Pompeo'nun tayini ve kabinedeki her mevki için çok sayıda güçlü adayın bulunması, değişimin habercisi gibi görünüyor. Trump'a giden oylarda "Ekonominin iyileştirilmesi, terör ve dış politika konularında Amerikan halkının büyük çoğunlukla değişim" istemesi yer alıyor. Geçmiş 8 yıllık silik Obama yönetiminin başarısızlıkları, Trump'ın özellikle bu 3 konuda çok farklı ve adeta güçlü bir restorasyona gitmesini gerekli kılıyor. Trump, Reagan dönemi gibi içte ve dışta güçlü Amerika'yı inşa edeceğini söylüyor. Ancak bugün, Reagan dönemindeki eski dünya yok. Global rekabet çok fazla ve ülkeler artık her uygulamaya karşı çok daha fazla duyarlı. İliştirilmiş ve "satılık müttefikler", her isteğe "başüstüne" diyecek bağımlı tiranlar yok artık. Küresel menfaatlerin korunması ve işbirliği için hem ülkeleri hem de halklarını "ikna" edecek politikalar yürütülmek zorunda! Trump, kampanya döneminde sarf ettiği nefret söylemlerinden vazgeçtiğini, birleştirici olacağını, zafer konuşmasında vurguladı. Bu durumu dışarıda da yapabilmeli. Dış politika ve ülkelerle ilişkilerini artık karşılıklı anlayış temelinde yürüteceğini uygulamalarıyla göstermeli. Saçma İslamafobi algısından ve dünyadaki Amerikan aleyhtarlığını artıran söylem ve uygulamalardan özellikle kaçınmalı.
Küresel baronların ve Telaviv-Londra ekseninin emperyalist, ezici, fitneci, kaosçu uygulamalarına asla sapmamalı. Hem bunlara hem de bunların maşası fitne merkezleri medyaya dur diyebilmeli. Din ve milliyet istismarı yapan terör örgütleriyle mücadelede, kitleleri ve kutsal değerlerini rencide edecek uygulamalardan şiddetle kaçınmalı. Hele hele, Cumhuriyetçiler içinde sayıları kabarık olan haçlı siyonist ittifakı NeoConların maksatlı kışkırtmalarına asla kapılmamalı. Ulusal Güvenlik Danışmanı yaptığı Michael Flynn'nin "Artık bize ihtiyacı olan müttefiklerimize yardıma gitmeli ve dünyayı onların gözünden de görebilmeyi öğrenmeliyiz.
Onları daha fazla dinlemeliyiz." açıklamasını uygulamalarda göstermelidir.
Reagan döneminin güçlü Amerika'sını kuracağız derken, 11 Eylül sonrasındaki 8 yıllık Cumhuriyetçi Bush dönemindeki hatalardan ve Haçlı provokasyonlardan sakınılmalıdır. Silik ve büyük hayal kırıklığına yol açan Obama döneminin dış dünyadaki kan, gözyaşı, terör ve kaos getiren zalim politikalarının yaraları sarılacak derken, daha fazlası yapılmamalıdır. Aksi halde hem Trump hem de ABD için artık "It is too late!" olacak. ABD, dış dünyadaki tavan yapmış itibarsızlıktan, ikiyüzlü algısından ve Amerikan karşıtlığından kurtulamayacaktır.
"Ortaklarımızla kazan kazan üzerine hareket edeceğiz" diyen bir Trump var.
Peki hangi ortaklar? Suriye'deki PKK mı, yoksa NATO ülkesi Türkiye mi? Türkiye artık İKİYÜZLÜLÜKLERİ sorguluyor ve cevabını bekliyor!