Tarihi 10 Eylül 2016

Ortaklar sahne aldı

Türkiye'yi her fırsatta karaladı, aşağıladı. Yalanlarla iftiralarla saldırdı.
Ardından seçim öncesi aşağıladığı Türklere "Ne olur CHP'ye, muhalefete oy verin" diye yalvararak utanmazlık ve yüzsüzlükte sınır tanımadı. İngiltere'de yayın yapan sahtekarların bir numaralı yayın organı The Economist'ten bahsediyorum. Sahtekar diyorum çünkü herifler Gezi olaylarında yalancılarını bu memleket gönderdiler.
Onlardan biri de yazarları John Peet'di. Bu yalan makinesi yüzsüz Konya'ya gidip "İçki bulamadım, Türkiye İran olma yolunda" diye yazıyordu. Konya'da 150'yi aşkın kayıtlı satıcı olduğunu İngiliz halkı nereden bilecekti. Yaz gitsindi...
Şeref yoksunu yalancı "Türkiye'deki seçimlerde muhalefete oy verin çağrısını ben yaptım, yöneticim de üzerinde oynadı" diye övünecek kadar alçaklaşıyordu. Beyinsiz!.. Sana ne idi Türkiye'deki seçimlerden? O kadar azgınlaştı ki, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ı görevini devretmeye çağıracak kadar aptallaştı adam.
O The Economist de böylesine sersemce bir çağrıyı sayfalarında yayınlıyordu. Şimdi şöyle bir düşünsenize... Ben veya bir başka Türk yazar "İngiltere Kraliçesi görevini devretsin" diye çağrı yapar mıyız? Böyle salakça çağrı olur mu? Ne o, Kraliçe "Ah Bekir Hazar istemiş" deyip sarayını terkeder mi? İnsan beyni hangi dürtülerle böyle bir beklenti içine girebilir? Ama The Economist'tekilerin beyni maalesef bu noktada. Bu dergi öyle soysuzlaştı ki, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na "Sonun Menderes gibi idam sehpası" diye yazacak kadar İnsan Gazeteci kimliğinden koptu adeta. Raydan çıkanları anlamak için, o rayları döşeyenlere bakmak lazım. The Economist'in yönetiminde Lynn Forester Rotschild ve Sir Evelyn de Rotschild var. Yani sayfalardan havlayanların tasmasını elinde tutan sahipleri baronlar. İsrail'in kurucusu olan aile aynı zamanda da ABD ve İngiltere Merkez Bankası'nın ve Kraliçe'nin sahipleri. Londra-Tel Aviv-Newyork hattını kuran hanedan bu. Ankara-Washington-Moskova eksenine, Siyonist-Haçlı ittifakı NEOCONLARI, tüm düşünce kuruluşlarını ve ellerindeki dünya medyasını salan da bunlar. Yıkamıyorlar, deliriyorlar. Delirdikçe de yıllarca perde arkasından SAHİP gibi yönettikleri, ancak son 13 yılda ellerinden kaçırdıkları Ankara'yı geri almak için her türlü argümanı, kirli ittifakları ve Türk-İngiliz görünümlü maşaları sahaya sürüyorlar. Ve delirmişlik girdapı içinde fena halde DEŞİFRE oluyorlar. The Economist dün yine Türkiye'ye saldırdı. FETÖ'yü savunan ve arka çıkan güdümlü İngiliz yayın organı "Türkiye'de cadı avı başladı" diyerek sayfalarında dövünüyor adeta. Ve bir bakıyorsunuz aynı gün terörist FETÖ de Amerikan Politico dergisine röportaj veriyor.
Ve o da tıpkı The Economist gibi "Cadı avı başladı" diyor. Aynı günde biri Londra'dan diğerin Pensilvanya'dan gelen aynı cümleyi Kraliçe'nin resmi yayın organı BBC de sayfalarına taşıyor. Kirli ittifakların ve birbirine paralel olanların zamanlamasına, ağızbirliğine ve attıkları desteklere bakar mısınız? FETÖ Amerikan dergisine "Erdoğan başkanlık değil sultanlık istiyordu" diye konuşuyor. Aynı dergi bir süre önce Neoconların uşağı Steve A. Cook'a sayfalarında makale yazdırıyor.
Steve de o makalede Erdoğan'a "Sultan" diye hitap ediyor. Aynı sesler, aynı sözler, aynı argümanlar. Saldırı merkezi aynı olursa, papağanlar asla koronun dışında kalmaz.
O papağanlardan Steve A.Cock darbe girişiminden bir yıl önce, darbeci FETÖ'ye sayfalarını açan Politico dergisinde bakın ne yazıyor; "Erdoğan devri bir felâketle sona ererse, yahut görevdeyken vefat ederse Türk politikası bir çatışma çıkacak kadar aşırı duruma gelmez." Yani Erdoğan'a kudurmuşçasına saldırdığı yazısında "Herşey güllük gülistanlık olur, Ankara'yı kucağımıza alırız" demek istiyor Steve... Açıkça bir tek "Darbe ile vefat ettirilirse iyi olur" demiyor. Onu da kalbinin derinliklerine gömüyor. Steve'in yazdığı ve FETÖ'nün öpülüp koklandığı Politico, 2015 yılında Axel Springer AG ile Avrupa baskıları konusunda işbirliğine gitti.
Axel Springer'i anlatmaya gerek yok. Hani Türkiye'de de ortağı olan ve tüzüğünde "İsrail'in çıkarlarını korumak temel ilkedir" diye yazan medya devi var ya o. Para elden ele dolaşır ve kirlidir. Kirli ittifaklarsa PARANIN GÜCÜ'nden beslenerek mikroba dönüşür. Londra ve New York 'Para'nın merkezidir. Dünyaya DARBE vuran lağım suyu buralardan akar.