Tarihi 12 Şubat 2016

İftira projesinin mimarı

"ABD, DAEŞ ile mücadele konusunda atacağı adımlar için Türkiye'den izin almak zorunda değil.
Suriye'deki YPG, DAEŞ'le mücadelede güven sağlamış, en iyi MÜTTEFİKİMİZ olduğunu ispatlamıştır. ABD, YPG'ye silah desteği veriyor, vermeye devam edecek."
Bunlar bir Amerikalı'nın sözleri. Kim olduğunu biraz sonra açıklayacağım.
Devam edelim Washington'dan bağıran adamın sözlerine; "YPG ABD'nin askeri ortağı... PYD de siyasi ortak." Aynen böyle diyor.
Türkiye'nin kafası atarsa, İncirlik Üssü'nü kullandırmazsa... Oturmuşlar bu riski de düşünmüşler. Suriye'de YPG' nin kontrolünde olan bölgede ABD askeri bir ÜS kurdu. İşte bizim Amerikalı eleman "Türkiye İncirlik'i kapatırsa, bu riske karşı o ÜS kuruldu.
PYD artık ABD'nin yakın bir siyasi ortağı ve mutlaka Cenevre'deki barış görüşmelerine katılmalı"
diyor. Suriye'de YPG'nin, Fırat nehrinin batısından Cerablus'a kadar olan kısmı DAEŞ'den geri almak ve bu bölgede savaşmak için hazırlandığını söylüyor. Hazırlayan, eğiten, bu hedef için silah yağdıran ABD... Cumhurbaşkanı Erdoğan ise bu bölgeyi KIRMIZI ÇİZGİ ilan etti. PYD Fırat'ın batısına geçerse, Türkiye "Kırımızı çizgi aşıldı" diyerek müdahale ederse ne olacak? ABD hangi müttefikini tercih edecek?
Amerikalı eleman cevap veriyor; "Görünen o ki Kürtlerle ilişkiler gelişiyor ve yakınlaştıkça yakınlaşıyor Türklerle durum gittikçe kötüleşiyor. Türkiye bizimle inatlaşıyor." Ve hemen ardından sopa gösteriyor; "Türkiye'nin DAEŞ'le petrol ticareti yapmadığı ifade ediliyor.
Teknik olarak doğru bir şey ama IŞİD'in petrol ticaretinin her aşamasında Türk kaçakçılar rol alıyor ve Türkler bu işten kazanç sağlıyor."
Amerikalı elemandan iki gün sonra da Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov "Türkiye DAEŞ ile gizli ilişki içinde" diye bağırıyor. Evet bütün sorun YPG'yi, Cenevre'de Ankara ile yanyana oturtmaya ikna edememek. Bunun için her yolu deniyorlar. Yeni kampanyalar ve projeler hazırlıyor, Türkiye'yi uluslararası arenada kötü duruma düşürmek için yeni iftira planlarını tezgahlıyorlar. O tezgahın parçalarından birini Amerikalı eleman açıklıyor; "Sivillerin öldürülmesi Türkiye'nin başını ağrıtacak." "Türkler Güneydoğu'da sivilleri hedef alıyorlar.
BM'de insan haklarından sorumlu Prens Zeid, sivil ölümlerin araştırılmasını ve bu suçu işleyenlerin yargılanmasını istedi. Türkiye'nin Güneydoğu'da yaptıkları kabul edilemez şeyler.
Ambulansları engellemek, sokağa çıkma yasakları koymak, sivilleri hedef almak bunların hepsi uluslararası insan hakları hukukuna göre savaş suçlarıdır.
Birleşmiş Milletler bu savaş suçlarının soruşturulmasını ve yargılanmasını istemiştir. Eğer Türkiye bunu yapmak istemezse BM uluslararası mahkemeyi devreye sokmalı, ABD buna destek vermelidir. Erdoğan, Miloseviç'in Yugoslavya'da ve Sırbistan'da yaptıklarını yapıyor."
Vay vay gelinen noktaya bak. ABD'li eleman bu açıklamayı Amerika'nın Sesi (VOA) adlı internet sitesine yapıyor. İki gün sonra aynı sitede şu haber dünyaya duyuruluyor; "HDP, Diyarbakır'ın Sur ilçesinde yaşananlar konusunda Birleşmiş Milletler, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği ve diğer ilgili birimlerle Uluslararası Kriz Grubu ve AGİT'e acil eylem çağrısı yaptı." Evet bir operasyon için okyanus ötesinde hazırlanan projeye HDP de hemen dahil oluyor. Peki "PROJENİN MİMARI" olduğunu açıklamaları ile deşifre eden bu Amerikalı eleman kim?
Adı; David Philips... Eski başkanlardan Bill Clinton, George W. Bush ve Başkan Barack Obama döneminde Amerika Dışişleri Bakanlığı'nda kıdemli danışman.
Eleman Philips, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın Türkiye gezisinin ardından başkent Washington'da hükümet yetkilileriyle Türkiye'nin konuşulduğu önemli bir toplantıya KATILDIĞINI belirtiyor. "Washington'da Amerikan hükümeti ile katıldığım son toplantıda yönetime Türkiye konusunda sessiz kalmamalarını önerdim. Olanlar ve endişelerinizi kamuoyuyla artık paylaşın dedim. Erdoğan, ABD'yle daha yakın işbirliği yapmaya çalışmalı." diyor.
Yani "Türkiye müttefikimiz PYD'yle aynı masaya oturmazsa Erdoğan'a iftira saldırısı projesini hayata geçirelim" diyor açık açık. Beyaz Saray'da bu İFTİRA PROJESİNİ TÜM HATLARIYLA masaya koyduğunu arsızca anlatıyor adam. Evet belli ki saldıracaklar. Şimdi anladınız mı terör örgütlerinin ve onların siyasi uzantılarının ne işe yaradığını? Masalarda nasıl meze olarak kullanıldığını?