Tarihi 13 Kasım 2015

Kavak ağaçları!

Aydın Doğan birkaç yıl önce ABD'ye yazar gönderip röportaj yaptırdı. O röportajda Soros Ukrayna ve Gürcistan'da, sahibi olduğu "Açık Toplum Vakfı" ile nasıl devrimler yaptığını ballandıra ballandıra anlatıyor. O röportajı okuyup bitirdiğinizde şöyle bir hisse kapılıyorsunuz: "Vay be Ne CİCİ bir kadife devrimci..!" Evet aynen böyle bir his veriyor.
Röportajı yapan şu anda Sol gazeteyi yönetip, malum yapıyı ve HDP'yi destekliyor, Ankara'yı her gün yerden yere vuruyor. Rotschild Hanedanı adında bir PARANIN FİRAVUNU'nu artık tanıyorsunuz.
Amerikalı tarihçi Anthony C. Sutton 'un "Wall Street ve Hitler'in Yükselişi" adlı kitabında başta bu FİRAVUN olmak üzere Amerikalı finans kuruluşlarının, sadece Almanya'nın yeniden yapılanması için değil bilinçli bir şekilde Hitler ve onunla birlikte yeni bir canavarın doğuşunu da sağladıklarını yazıyor. "İsrail'i kurmak ve enerji hatlarına, madenlere konmak için" diye devam ediyor. O CİCİ Soros ki, yeryüzünde kaoslardan beslenen Rostchild Hanedanı'nın tetikçisi olarak tanınıyor tüm dünyada ve finans piyasalarında. İşte o tetikçi Soros, "Malum yapı ile CHP'yi ben bir araya getirdim" diyen Boğaz'daki bir PATRON'un doğumgününü kutlamak için binlerce km. yol katedip İstanbul'a koştu birkaç gün önce... Ve yirmiyi aşkın gazeteci-işadamı ile özel görüşme yaptı. "Bana devrimleri ve Türkiye'deki Gezi'ye verdiğim desteği değil, sadece mültecileri sorun" dedi gazetecilere... İşadamları ile neler konuştu o SIR... Ve Avrupa'da bir lise... Öğretmen sınav yaptı şu soruyu yöneltti öğrencilere: "Dört Suriyeli göçmen küçük bir kayıkla Yunanistan'a doğru gitmektedirler.
Kayığın ebatları 1 metreye 2 metre x 20 cm'dir. Kayığın kitlesi de 800 kg / m2 dir. Eğer mültecilerin kitlesinin kişi başına 60 kg olduğunu varsayarsak, kayığın suyun yüzeyinde kalması, yani batmaması için KAÇ MÜLTECİYİ SUYA ATMAMIZ GEREKİR?
" Kraliçe'nin BBC'si de yayınladı bu soruyu önceki gün. Avrupa "Kaç mülteciyi suya atmalıyız" sorusuyla meşgul şu günlerde. AB Bakanımız Beril Dedeoğlu da Avrupa Birliği komisyonunun hazırladığı raporu gündeme getirdi. Türkiye aleyhine ağır ifadeler yer alıyor yeni raporda.
O rapor hazırlanırken Bakan Dedeoğlu'na "Şu mülteci ve göç meselesini halledersek, yumuşak ifadeler yer alır" diye bir nevi rüşvet teklif ediliyor. Olayın rüşvet noktasına getirilmesini sert bir dille reddettiğimiz için de, adamlar Türkiye'yi karalayan ifadeleri özellikle kullanıyorlar raporda. Hatta raporu hazırlayanlar "Sizden gönüllü olarak çok kişi gelip bilgi aktardı bize" diyorlar Bakan'a. Olaydaki rezilliğe bakar mısınız? "Türkiye'nin karalanması" için içimizden bilgi aktaran TÜRK görünümlü hainler koşuyor Avrupa başkentlerine. Hiç merak etmeyin; "Rüşvet"i kabul etmediğimiz için hazırlanan taraflı ÇIKAR RAPORUNU şimdi içeride de bazıları alıp manşetlerine ve köşelerine taşıyacaklar. "Türkiye'de insan hakları basın özgürlüğü vs yok, bakın AB diyor... Eyvah!" gibi gözyaşlarıyla... Çünkü çarklar böyle işliyor. Dünyada çıkarlara ters gelenlere raporlarla saldırıp, işbirlikçi yerlilerle vuruyorlar. "Başüstüne" diyen SİSİ'leri alkışlayıp baştacı ediyor, demokrasileri toprağa gömüyorlar. SİSTEM bu, her alçaklığın ardında PARA kavgası var. Kavganın ardında da "BANKALARIN SAHİBİ" firavunların doyumsuzluğu... Bakın BBC dün "Nükleer silah üretimine en büyük yatırımı BANKALAR yapıyor" diye haber yayınladı.
Tam 500 MİLYAR DOLAR, nükleer silah üretimine BANKALARDAN geldi. Onların içinde de birinci sırayı, SOROS'un patronu Rotschild Hanedanının kurduğu banka alıyor.
O Soros "Türkiye'de benim devrimci vakfa boğazdaki işadamlarından para yağıyor" diyor. Malum yapıyla CHP'yi buluşturan kişinin doğumgününü kutlayıp, Yalılarda işadamlarımızı ağırlayıp, öpüyor.
Ve onun bağlı olduğu Hanedan, İngiliz Finans İmparatorluğunun merkezi London of City'i yönetiyor. O İngilizler Kıbrıs'tan çekilirken binlerce "İngiliz Kavak ağacı"nı adaya diktiler. O ağacın kökleri suyu çekip, yutan ve KURAKLIĞI getiren bir ağaç olarak ün salmıştı. Ada yıllarca susuzluğa gömüldü.
Türkiye yüzyılın projesi "Boru hattı"yla adaya su götürmeye başladı. Ve adamların Boğaz'dan çektikleri DEĞİRMENİN SUYU da kesiliyor.. Suyu kesilenler, soluğu Londra'da alıyor. Kraliçe tarafından altın madenine boğuluyor! Yalıların medyası da "Kaçanlara" bile yayınlarıyla kalkan oluyor. İçimizde "İngiliz kavak ağaçları" çok!