Tarihi 7 Kasım 2015

Halkı anlamak

Bidon kafadan girdiler, göbeğini kaşıyan adamdan çıktılar. En son gelinen noktada bu ülke insanlarına "ÖKÜZ" diyecek kadar ileri gittiler. Halkı aşağılayan, hakaret eden, bu ülkede gerilim tohumları eken ne kadar insan varsa hepsiyle iş tuttu CHP.
Önceki gün burada "CHP bu gerilimden beslenen ve ötekileştiren küfürbazlardan kurtulamadığı sürece asla iktidar olamaz" diye yazmıştım. Bunu şahsıma ait bir fikir olarak görenler çıkabilir. Ancak aslında bilimsel bir açıklama olduğu gerçeğini dün Hürriyet'in "U" yazarı köşesine taşıdı. Doğan grubu yayın organlarından Radikal'in psikoloğu ile konuşmuş. Çok da iyi yapmış... Diyor ki o psikolog; "Seçim sonuçlarını sevmemeye hakkınız var. Seçmenlere öfkelenmeye da hakkınız var. Ama duygularını sosyal medyada küçümseme, aşağılama, hakaret, dışlama ile dışavurma hakkınız yok." Yani "Öküz, bidon kafa, beyinsiz diyemezsin kardeşim" diyor Radikal'in bilim insanı. "Hiçbir insana böyle hakaret, küfür ederek fikrinizi benimsetemezsiniz" diye ekliyor. Yani bunu ergen bir çocuğa sorsan sokakta, ondan da öğrenirsin. Benim anlayamadığım, bunu öğrenmek için psikoloğa mı gitmek gerekiyor?
Milyonlarca insana bir CHP'li olarak "ÖKÜZ-CAHİL" diye sövüp saydıktan sonra "Bizim CHP'ye oy ver" diyebilir misiniz? Hangi "BEYİN " böyle bir çelişkiyi kabul edebilir.
Ama maalesef bu beyinlere sahip aydınlarımız var bu ülkede. İnsanlara "Öküz" dedikten sonra her seçim ertesinde "Yahu bu tren nasıl gidiyor?" diye sormak gibi bir şey bu.
Aydın Bey'in "U" yazarı bunu anlamasına anlamış da, psikoloğa gittikten sonra çözebilmiş işi. "Demek ki, bir sonraki seçimden sonra keşke dememek; önce insanlara bidon kafa, göbeğini kaşıyan adam demekten vazgeçmek gerekiyormuş" şeklinde bitiriyor yazısını.
Evet görüldüğü gibi aydınlarımız son yıllarda hemen her seçim sonrası şekil "U"da olduğu gibi aydınlanıyor. Ancak ne hikmetse zaman geçtikçe yine karanlığa gömülüyor. Hiç merak etmeyin, bugün böyle söylerler yarın da tekrar küfür ve hakaret etmeye başlarlar. CHP'nin en büyük handikapı, oy istediği HALK'a küfredenlerle kolkola olması, aynı masalarda kadeh tokuşturmasıdır. Bir handikap da kapalı kapılar ardındaki masalarda yaptığı görüşmelerdir. Şimdi bunu da nereden çıkardın diyeceksiniz. Aydın Bey'in aynı gazetesinde birinci sayfada manşetten, içerde "U" yazara komşu sayfada yayınlanan haber beni istisnasız haklı çıkarıyor. Kemal Kılıçdaroğlu Hürriyet'e açıklama yapmış "Avrupa Birliği Türkiye karşısında ikiyüzlü davranıyor" diyor. Peki neymiş o ikiyüzlülük? Kemal Bey açıklıyor; "2010'daki anayasa değişikliklerinin Türkiye'yi baskıcı bir rejime götüreceğini o zaman Avrupa Birliğine söyledim." Allah Allah!!! Avrupa Birliği'nin lideri Almanya ve bir diğeri İngiltere... Kemal Bey, şimdi eğer bu anayasa değişikliği bize zararlıysa bunu neden Almanlara, İngilizlere götürüp şikayet eder. Çıkarsın meydanlara, HALK'a şikayet edersin. Adı üzerinde sen "HALK" Partisi değil misin? Eğer Türkiye'de anayasa değişikliği gündemdeyse gidip Londra'da, Berlin'de, Brüksel'de kapalı kapılar ardında ağlamamız mı gerekiyor? Türkiye'nin sahibi o Başkentler mi? Aydın Bey'in gazetesinde yayınlanan o röportajda bakın Kemal Bey daha neler söylüyor; "Avrupa Birliği Türkiye konusunda ikiyüzlü... Kapalı kapılar ardında Türkiye'ye her türlü eleştiriyi yapıyorlar, kapının dışına çıktıklarında farklı konuşuyorlar."
Yani demek istiyor ki; "O kapalı kapılar ardında ben de vardım. Türkiye ile ilgili ağır konuşuyorlardı. Dışarı çıkınca farklı konuştular, vallahi çok üzüldüm.
İki yüzlü şeyler! Neden yerden yere vurmadılar BİZİ.
" Hürriyet'teki röportajdan anladığım bu. Halbuki Kemal Bey'den "Höt leyn, one minute" falan demesini de beklemiyoruz, yapamaz bunu. Ama "Size ne kardeşim Türkiye'deki anayasa değişikliklerinden. Buna Türk Halk'ı karar verir. Ortada zaten bir darbe anayasası var. Uğraşarak biz MİLLET olarak hep birlikte halledeceğiz. Bu bizim iç işlerimiz" demesi gerekmiyor mu bir Türkiye Partisi olarak? Ama bakıyoruz çok üzgün Kemal Bey... Kapalı kapılar ardında yerden yere vurdukları gibi dışarı çıkınca Türkiye'ye saldırmadıkları çok üzgün... İşte sıkıntı burada ve halk onun için "YERLİ siyasetçi" diyen Erdoğan'a oy yağdırıyor.
YERSİZ olanlara milim adım attırmıyor! Bir anlayabilseler!