Tarihi 10 Ekim 2015

Cici Hint kumaşı

Bir görüntü izledim dün aHaber'de...
Suriye'de birileri 200 metre ilerideki sipere roketatar gönderiyordu. Tetiği çekenler "Allahuekber" diye bağırıyordu. Roketatar mermisinin düştüğü yerde ölümü kucaklayanlar da bağırıyordu. Aynı şekilde "Allahuekber" diye. Aynı Allah'a, peygambere, kutsal kitaba inananlar birbirine öldürtülüyordu. İşte yıllardır ÜST AKIL dediğimiz sinsi GÜÇ böyleydi, oyunu böyle kuruyordu.
Ortadoğu konusunda uzman olan bir dostumla bir araya geldik dün. Ofisinde duvara bir yazı asmıştı. "Duvarda gördüğün slogan bana ait" dedi. "Müslümanlar müslüman olun" diye yazıyordu. Yani "Allah'ın verdiği aklı kullanın, İslami terörist göstermeye çalışanların oyununa gelmeyin" demek istiyordu. Hac'da yaşanan izdiham faciasında da ölenlerin sayısının bini geçtiği açıklandı dün. ABD'de dünya finans imparatorluğunun merkezi ikiz kulelerin vurulduğu günün son yıldönümünde de Kabe'de ziyaretçilerin üzerine Vinç düşmüş yüzlerce kişi ölmüştü. Bu kadar tesadüf olabilir miydi? "11 Eylül'ün son yıldönümünde Kabe'yi mi hedef aldı İkiz Kule'lerin patronları PARADORLAR ve onların kontrolündeki istihbarat örgütleri" diye bana yüzlerce mail geldi. Cevabını belki de ancak bu dünyadan göçtüğümüzde öğrenebileceğiz.
Ancak yeni öğrendiğimiz bir konu çıktı ortaya.
Suudi Arabistan'da kutsal mekanları koruyan ekibin yurtdışı bağlantılarıydı yeni bilgi. Önceki gün "Merkezi İngiltere'de gözüken koruma şirketinin patronları İsrailli" diyordu o haber.
Biz olaylara bakıyor, ceset sayıyorduk. Ancak perde arkasındaki gerçek fotoğraflara bakacak ne gözümüz, ne de AKLIMIZ vardı? Ortadoğu uzmanı dostum "Olaylara bakarken sorgulamamız gerekiyor" diye konuştu. Ardından kimsenin aklına gelmeyecek iki soruyu patlattı; Birincisi; "Suudi Arabistan'daki ard arda yaşanan iki faciayı İran istihbaratı tezgahlamış olamaz mı?"ydı. İkisincisi ise; "İki facia MOSSAD tarafından planlanıp İran'ın üzerine atmak için gerçekleştirilmiş olamaz mı?" şeklindeydi. Suudi Arabistan istihbaratının işi gücü bırakıp bu iki soruya cevap aradığını söyledi. İran ve Suudi Arabistan şu günlerde, Yemen'de karşı karşıya gelmiş, büyük bir savaşın içine girmişti. Birileri bu savaşı Suudi Arabistan ve İran içine taşımak için kolları sıvamış olamaz mıydı? Olaylara böyle bakmadığımız sürece, biz de her türlü tezgaha düşeriz diyordu dostum.
Yemen'deki savaş uçakları ile gerçekleştirilen iki ülke arasındaki savaş da çok ilginçti. Batı, İran'la nükleer konuda anlaştıktan sonra, İran tam gaz Suriye ve Yemen'e daldı. Yani birileri "Yürü ya İran" demişti. Aynı Batı, Suudi Arabistan'a "Körfez ülkelerinden koalisyon kurup Yemen'deki İran yanlılarını bombala. Arkandayız" demişti.
İki ülke de "İslam" adına savaştığını söylüyor, iki tarafın askerleri de birbirlerine attıkları bombalar sonucu "Allahüekber" diyerek ölüyordu. Tıpkı en başta anlattığım gibi Suriye'de yaşanan aynı fotoğraf karşımıza çıkıyordu. Suriye'deki Rus işgaline en büyük tepkiyi vermesi gerekenlerden biri Suudi Arabistan'dı. Gıkları çıkamadı, çünkü onlar Kutsal topraklarda yaşanan facialarla meşguldü. Bir AKIL onlara özellikle bu meşguliyeti vermişti. Şam'da Suriye'nin ordusuna Rus uçak ve tanklarının yanısıra binlerce İran askerini de monte edebilecek bir AKIL olmasındı bu? Üç gün önce bu sütunlarda Rus Generallerle, MOSSAD ajanları ve İsrail Genelkurmay'ının tepe Generalleri arasında Tel-Aviv'de gerçekleştirilen zirveyi yazmıştım. Zirve sonrası "Her konuda temelde ve prensiplerde anlaştık, çok iyi bir toplantı oldu bu. Zaten uzun zamandır görüşüyoruz" şeklindeydi açıklamalar. Oyunu kuranlar böyle kuruyordu. ahaber'de Yazboz'da geçen hafta Kandil-Kobani hattına gelen İngiliz ajanın Londra'daki televizyonlara yaptığı açıklamayı yayınladık. "Bir ay oldu buraya geleli. Eğitim veriyoruz. Bir aydır biz savaşa katılmadık. Bize ne zaman savaşacaksınız diye soruyor Kürtler. Biz de savaşacağız yakında diyoruz" şeklinde konuştu o İngiliz ajan. ÜST AKIL asla savaşmaz ve ölmez, savaştırır ve öldürtürdü.
İşte PKK da, onun Suriye'deki uzantısı YPG de böyle bir mezeydi. Terörist kıyafeti giyerek ölenlerin anaları babaları "Allahüekber" diyordu. Kars, Ağrı ve Ardahan'da terör estirip sözde KANTON kurmaya kalkanlar da Türk savaş uçaklarının bombalarından kurtulmak için Ermenistan'daki kamplara kaçıyordu. Cücük kadar ülke Ermenistan'a PKK'ya kamp kurduran AKIL kimdeydi? Ne yapmak istiyordu? Bozguna uğrayan teröristlerin bunu sorgulayacak ne zamanları ne de zekaları vardı. Çoğu öldürüldü, kaçanların içinde yer alan komutanları arkasında bir defter bırakarak soluğu İran'da aldı. O defterde sözde KANTON için halktan zorla toplanan paraların listesi vardı. Ve Kandil'in de bu paralardan haberi yoktu. Ölenler ölmüş, sıra zimmetçi komutanın infazına gelmişti. Karlı çıkanlar, aynı coğrafyanın insanını birbirine öldürten tezgahtarlardı. Terörle savaştıklarını söyleyen BATI, terörist marka defolu kumaşı bile "Cici Hint Kumaşı" diye pazarlıyordu.
Kimse merak etmesin... Ankara oynanan tüm bu oyunları görüyor. Defolu malı ayıklayıp, tezgahtarın suratına çarpıyor.