Mardin doğumlu diye, yıllarını araştırmalara veren ve uluslararası başarıya imza atan bir Profesörümüzü siyasetin içine çekmeye çalıştılar.
HDP'li olduğunu ilan ederek siyasi rant elde etmeye çalıştılar.
Genlerinde bozulma ihtimali olan bazı gazetelerimiz de manşetlerine "MARDİNLİ" oluşunu taşıdı. Dünya çapındaki bir ödülü, alıp başka yerlere yamamaya çalıştılar. Kampanya öyle bir hale geldi ki, dünyanın alkışladığı Prof. Dr. Sancar ve ailesi ne yapacağını şaşırdı. Hatta üzüldüler... Birileri, başarıyı ikinci plana itip, Cici Çocuk ilan ettikleri PKK'nın sevdiği adamı ve partisini seçim öncesi daha bir cici gösterir mi diye NOBEL ödülünü bile kullanmaya kalktılar. Şaşkındı Profesör Aziz Sancar ve ailesi. Üzerine basa basa "Biz HDP'li değiliz" açıklaması geldi önce aileden...
İşi gücü bıraktılar sosyal medyadan aile fotoğraflarını yayınladılar. Türk bayrağı ve Atatürk posteri önünde poz vermek zorunda bırakıldılar. "Biz Türküz" diye açıklama yapma ihtiyacı hissettiler.
Çünkü birilerine saz çaldıranların, genler üzerinde muhteşem araştırmalar yapan bir bilimadamından DNA ve ÖDÜL çalma girişimi vardı bu defa. Profesörümüzün "Mardinli" oluşunu ön plana çıkarmaya çalışan ve bundan birilerine fayda sağlamak için kendini yırtan yerli medya yalnız değildi bu kampanyada. İngiltere Kraliçesi'nin yayın organı BBC de bu "Mardin" olayına el atmış, bundan bir şey çıkarır mıyız diye Profesörümüzü arıyordu. İlk sorusu "Siz Arap mısınız?" oluyordu. Almak istedikleri "Ben Kürt'üm"dü, bu cevap için yanıp tutuşuyorlardı. Pat diye "Kürt müsün" diye sorsalar ayıp olur, niyetleri ortaya çıkardı. Adamlar tilkiydi, onun için telefonu açar açmaz "Arap mısınız" diye soruyordu. Profesör Sancar yüzlerine; "Ben Türküm, O KADAR. Mardin'de doğmuşsam, Cizre'de de doğmuşsam, Kars'ta da doğmuşsam ben Türküm" diye haykırıyordu. Haykırmak zorunda bırakılıyordu. Ortada "Ben Türküm" diye bağıran NOBEL ödüllü bir Profesörle, onun doğum yeri Mardin üzerinden RANT peşinde koşan DNA'ları bozulmuşlar vardı. Bu ülkenin DNA'ları ile oynamak isteyen dış güçler vardı. Onlara hizmet eden yabancı medya Güneydoğu'da kol geziyor, etnik ayrımcılığı ön plana çıkarıp "İç Savaş" naraları atıyordu. Yerli medya da onlardan geri kalmıyor, kişinin ödülünü değil DNA'larını araştırmak için plazalarda laboratuvar kuruyordu. Acınacak bir durum çıkıyordu ortaya. Profesörümüz "En çok Memleketim için, Türkiye için sevindim" diye dünya medyasına açıklama yapıyor, bazıları kahroluyordu.
Genlerimiz ne hale gelmişti? Bizi ne hale getirmişlerdi. Dünyanın büyük ödüle layık gördüğü ve alkışladığı bir bilimadamımızın ailesi "HUZURSUZUZ" diye açıklama yapıyordu. Sevinemiyorlardı, onlar da o hale getirilmişti. "Güzel bir gelişmenin mutluluğunu yaşıyorduk ki olayın siyasallaştırıldığını gördük. Bu durum aile içinde de huzursuzluğa yol açtı" diye açıklama yapıyorlardı. Bu açıklamaya rağmen Türkiye Türklerindir sloganını sayfalarında baş köşeye oturtan merkez medyamız "Türk Profesör" diye manşet atamıyordu. Manşeti "Mardinli" diye veriyordu. Neden etnik kökene çağrışım yapacak bir başlık veriyordu? Anlamak mümkün değildi. Aileyi rahatsız edenler, Profesörün "Türk'üm" demesinden adeta rahatsız olmuştu. Buradan dünya çapında başarıya imza atan Profesör Aziz Sencer'den bizim medya, sosyal medya ve olayı çarpıtmak isteyenler adına bir medya mensubu olarak özür diliyorum.
Onun nerede doğduğu hiç aklıma bile gelmedi. Benim için hiç önemli değildi. "Arap mısınız" diye soran ve "Kürt'üm" açıklaması almayı bekleyen BBC'nin sayfasına girdim dün. İngiliz'i "TÜRK bilim adamına Nobel ödülü" diye başlık atmak zorunda bıraktığını gördüm. Onunla bir kez daha gurur duydum ve alkışlıyorum. DNA ONARIMI alanındaki başarılı çalışmaları insanlık tarihine geçecek.
İnşallah onun bayrağımız önünde verdiği pozlar da bazılarının DNA'larını ONARIR.
Allah DNA'larımızı ıslah etsin!
